Tarih boyunca sermaye-iktidar ikilisi, birbirini sürekli besleyen bir yapı olarak varlığını sürdürmüştür.

Sermaye, iktidarı desteklemiş; iktidar da sermayeyi güçlendirmiştir.
Her daim sermaye, iktidarın yanında yer almış, iktidar da sermayenin desteğini almıştır.
Peki, bu ikili ne zaman ayrışır?
Çıkarları uyuşmadığında, çatışmaya girer.
“Sermayenin dini, mezhebi, ırkı, partisi olmaz” sözü boşa söylenmemiştir. “Her asırda Firavunlar, Hâmanlar, Karunlar, Belâmlar ve bunların etrafında beslenenler eksik olmaz.
Bu tipler, her daim kendilerine müsait ortam, açılmış kucak ve muhabbet duyan kalpler bulabilirler.
Firavun, Hâman, Karun ve Belam; zulmün ve şirkin tüm zamanlardaki amansız temsilcileri, yöneticileri ve idarecileridir.
Hakkı tahrif etmek ve halka tepeden bakma işini başlatan; taşeronlarını kullanarak bu işi sürdüren de yine onlardır.
Dolayısıyla, Firavun, Karun, Hâman ve Belam, tarihi süreç içerisinde hak-batıl mücadelesinin değişmeyen tipleri olarak karşımıza çıkar.
Hakkı ve hakikati kabul etmeyerek azgınlaşan her zalim, sapkın ve mütekebbir kişi, bir Firavun ’dur.
Maddi çıkar uğruna, elindeki servetini kaybetmemek için bâtılı, hakka tercih eden; haksız kazancının devam edebilmesi için Firavun ‘un maddi destekçisi, onu ayakta tutan kapitalistin adı ise Karun’dur.
Firavun düzenini kurmak için adaylığını koyanlara özel uçaklar tahsis eden şımarık zenginler, çağdaş Karunların ta kendileridir.
İşte TÜSİAD ve buna benzerleri çağdaş Karunlarda görülebilir.
Firavun ‘un, zalim ve tağûtî sisteminin ayakta kalabilmesi için kendisine Firavun tarafından verilen makam ve mevkie razı olmuş, şahsiyetsiz tipin adı da Hâman’dır; kısaca buna Firavun bürokrasisi diyebiliriz.
Belam, Hz. Musa zamanında yaşamıştır.
Hz. Musa’ya iman etmiş; ancak daha sonraları tercihini, Firavun ‘un iktidarını desteklemek üzere kullanarak Hz. Musa’ya cephe açmıştır.
Yani, Firavun ‘un din baronu; onun dini dayanağı, sözde din adamı olarak ortaya çıkmıştır.
İşte firavuni düzenlerin can damarı ve besleyicileri, oyun kurucuları olan bu tipler ve tanımlamalar; yalnızca eskiye özgü olayların figüranları değil, tarih boyunca süregelen hak-batıl mücadelesinin her alanında Hakkın karşısına çıkan tiplerdir.
Her dönemde bu varlıklar, birbirlerine borçludur.
Çünkü yalnızca otoriteyle, sadece kuvvetle ve yalnızca parayla iktidar kurulamaz.
Firavun ve Hâman’ın sağladığı uygun ortamda, servet sahibi olan, gün geçtikçe servetini artırarak zenginleşen Karunlar, kazandıklarıyla firavuni iktidarı destekler ve onlarla işbirliği içinde hareket ederler.
Bazen bu servet sahipleri o kadar zenginleşir, gücü ellerine geçirirler ki otoriteye bile kafa tutabilir, hatta otoriteyi yerlerinden edebilirler.
Eski Türkiye’de iktidarlar hep onların istekleri doğrultusunda kuruluyor veya indiriliyordu.
Bundan dolayı, firavuni otorite de varlığını borçlu olduğu sermaye babaları Karunlarla koordineli hareket eder”.
Bugün Karunlar sermeyeler el değiştiriyor.
Yeni Karunlar eski Karunlara kafa tutuyor.
İşler eskisi gibi olmuyor demek ki.