Ne olurdu insan yaptıklarını en güzel biçimde yapıp pişman olmasa keşkelerden uzak olsaydı.

Hani hep deriz ve dilimizde yerleşmiş bir son pişmanlık para etmez. İnsan yaratılış itibari ile canlıların en üstünü akıl fikir irade ve bütün bilgileri kullana bilen bir canlı kullanan kullanabilen emir veren emir alan bir yaratık yaratana kulluk görevini en güzel şekilde yerine getiren bazen asi bazen isyan eden. 
    Kimdir insan bilen bildiren emreden yetkilerini kullanan bütün mahlukatı himayesine alan canlı. Bazen dünyalık kazanmak için nefsinin esiri olur unutur yaratanı dalar derine girer günahlar içine. Daldıkça dalar yarım asırlık ya da yarım asrın biraz üzerinde olan ömür için yüklenir dünyanın malını. Yüklendikçe zevk alır zenginlik arttıkça hırs kaplar dalar dünyanın malına saraylar köşkler benim oldu sanır.
    İslam’ın farzının beş olduğunu namaz ibadetinin farz olduğunu bilir fakat dünyanın metası o kadar tatlıdır ki çeker içine girdap gibi döndürür başını, bilmez ki biri tam olmadan diğeri ile eksiklerin tamamlanacağını bir araba düşünelim olmadan olmazı olmaz çalışmaz illa çalıştırmak için dinamosunun olması gereklidir bunun yanı da keyfiyet arz eden kliması olmasa da olur. Bunun gibi düşünmekle gerekir Müslümanın İslam’ı tam yaşaması içinin namaz oruç, farz ibadetlerin eksiksiz yapılması gerekir.
    Benim işim dolayısı ile namaz oruç ibadetlerimi yerine getiremiyorum, bunun yanında hayır ve hasenatımı yaparım gibi sözler boş olan sözlerdir bir motor misali farz olan kulun yapmakla görevli ibadetlerin yerine getirilmesi İslamiyet’in emri kulun borçlu olduğu bir görevidir. Mazeretler müstesna. 
    Kul öyle bir yaratık ki hem asi hem verilenlere şükreden sabreden darlığın ve bolluğun kıymetini bir yapıya sahiptir.
    Görevi verilen nimetlere sağlık ve sıhhatin karşılığında hamdü senalar etmek verilen rızıklara karşı teşekkür (şükür) etmek kulun görevidir.
   Yokluğa acıya karşı sabır etmek bir gün her şeyin biteceğini bilmek bu dünyanın değil yaratılanın fani olduğunu bilmek kul içindir. Yaratan baki yaratılan fanidir. 
    Fatiha süresini hep okuruz her namazın ilk rakamında okuruz hiç anlamı nedir diye bakıp merak ettik mi oysaki bir malın bir tarımın nasıl yapıldığını en ince teferruatına kadar biliriz.
    Fatiha süresi bize ne diyor: Fâtiha suresi inanan insana kesin bir düstur ve şaşmaz bir formül halinde hidayetle ibadetin önemini ve ebedî nimetin elde ediliş yöntemini bildirmektedir. Böylece sûreyi okuyan mümin Allah'a kul olduğunu ifade ve ikrar ettikten sonra kendisiyle yaratıcısı arasında hiçbir aracı bulunmadan doğrudan doğruya ona seslenir.
    Dinimizde keşke elinizden gelse yapabilse idik yaşayabilseydik gibi şek ve şüphelere yer yoktur. Allah’a inanan mutlaka görevi yapar. İnsan kapısının birini açar girer bir diğerini açar çıkar gider dünya oyun bahçededir. Fatiha suresi bize ne diyor “Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla, Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah'a mahsustur. (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. Amin”
    Rabbim bizleri kendisine hayırlı bir kul Resulüne yakışan bir ümmet eylesin.