Alçak gönüllü olmak, yakışır her insana

Allah için mütevazı olanı Allah yüceltirmiş. 
Böbürleneni de Allah alçaltırmış.
İnsanoğlunun taşıdığı nefsi kendisine fısıldarmış sen büyük adamsın dermiş.
Nefsini yenen ayaklarının altına alan gönül insanı oluyor.
Nefsine kul, köle olan gurur, kibir abidesi oluyor.
Sonradan görmeler Kendini hep yüksekte görme hastalığına tutuluyor.
Bu tipler Yüksekten uçup yere, çakılana bakarlar yine de akıl etmezler.
İnsanlar yaşayan hayatın içerisinde başbakan olabilir, bakan olabilir, seçilmiş vekil, belediye başkanı, işadamı olabilir, büyük sanayici, büyük sermaye sahibi de olabilir ama bu sıfatlara sahip olmakla hiçbir zaman büyük insan olunmaz.
Bugün bu etiketleri taşıyanların içerisinde kendisini büyük görenleri görmekteyiz.
“Küçük dağları ben yarattım” edası ile gururlu, kibirli bir şekilde oturması, yüz ifadesi, ses tonu, bakışları, giyim tarzı ile karşısındaki insanı hor görerek de büyük insan olunmaz.
Ben seçildim demekle büyük adam olunmuyor.
Ben vekilim, ben başkanım, ben atanmışım, ben servet sahibiyim, ben üstünüm demekle de büyük insan olunmuyor.
Kibir elbisesi üzerinde çıkmadan büyük insan olunmaz.
Büyük İnsan; kibir gömleğini üzerinde atan,
Mütevazılık ile olur, 
Alçak gönüllülük ile olur,
Kibirlenmeden, gururlanmadan, böbürlenmeden olur,
Ahlâkî kuralları benimseyerek ve özümseyerek olur.
Rol model Hz. Muhammed (s.a.v) örnek alınarak olunur.
Mütevazılık, fakirden çok zengine, memurdan çok amire, cahilden çok âlime, halktan çok idareciye lazım olan sosyal bir olgudur.
Acaba ne kadar mütevazıyiz alçak gönüllüyüz, hiç düşündük mü peki? Kibrimiz veya gururumuz alçak gönüllüğümüzü bastırıyor mu? 
Alçak gönüllü olmak ne kaybettirir bize.
Hepimiz çıplak geldik bu dünyaya soyunup çıplak gideceğiz.
Misafir olduğumuz dünya nimetleriyle böbürlenmek niye.
Hepimiz alçak gönüllüğün anlamını biliriz ama uygulamaya gelince yapamayız. 
Sabah yolda gördüğümüz her hangi birisine gülümsemek, Allah’ın selamını vermek çok mu zor?
Fakirin elinde tutmak, yetimi kucaklamak, saçını okşamak, yolda kalmışa yardım etmek, komşuya, yakınlara yardım etmek çok mu zor?
Yaşlı birine yardım etmek, gönlünü almak çok mu zor?
Seçilmiş olmak, atanmış olmak, Çok zengin olmak birisine yardım etmemize, gönlünü almamıza engel mi?
Seçilişmiş olmak, atanmış olmak, Maddi olarak zengin olmak karşımızdaki insanın karşısında böbürlenmemizi mi gerektirir? 
Kendi çıkarımız için mi yardım etmeliyiz birilerine? 
Kim bu dünyada baki kalacak?
Bakın tarih nice sulatanları tahtında indirdi.
Nice zalim firavunları denizde boğdu.
Nice Karunları malıyla helak etti. 
Birilerini memnun edince en az bizimde onlar kadar memnun olacağımızı düşünebiliyor muyuz?  
Belki içimizde birçok alçak gönüllü insan var. 
Kendisini yüksek görmeyen mütevazı insan var. 
Asla sözüm onlara değil. 
Mütevazı ve alçak gönüllü davranarak, bir insanın yüzüne tebessüm gelmesini sağlıyorsak ve bunun sebebi de biz isek bundan büyük mutluluk olabilir mi?
Allah kibirlenen, gururlanan, böbürlenen karıncaya kanat takar uçan kuşa yem edermiş.