İnsan hayatında her şey nasiptir. İçtiğin sudan ayakkabı bağcığına varana kadar. Tıpkı evlilik gibi. Üstelik her nasip vaktine esirdir.
Nasıl ki ölümü bir saniye erteleyemiyor, ileri veya geri çekemiyorsanız evlilik de öyledir. Vakti gelmedikçe olmaz.
Evlilikte yaştan daha mühim olan bir şey vardır. O evliliği taşıyıp yürütebilecek olgunluğa sahip olmak.
Evliliği için son model eşya dolu, biblolarla süslü, düğünde takılan takıların konuşulduğu, bir sürü gezme planının yapıldığı bir daireden ibaret sanmak sanırım bu müesseseye yapılan en büyük haksızlıktır. Oysa evlilik o dairenin içindekilerin fiyatlarına göre değerlendirildiği, "Kullanmasan da çeyizimde olsun canım!" denilip alınan bir yığın eşyadan çok sıcacık bir yuva halini alan, muhabbetiyle hem ev sahiplerinin hem de gelenlerin gönlünü ısındıran, en baştan mescit, ilim yuvası ve sofralarının suffa halini aldığı bir yer olmalıdır.
Evin direği olarak "baba" sıfatını üstlenecek olan erkek bilinse de anne olarak evi yuva yapan, hem eşine hem evlatlarına yol gösterip cennetin ayaklarının altında gizleneceği, önce kendini sonra evlatlarını sonra da nesiller yetiştirecek olan "kadındır." Ancak bunların olabilmesi için erkeğin ve kızın evlilik öncesinde aileleri tarafından iyi bir şekilde yetiştirilmesi gerekir.
İyi bir evlilik için gereken bazı şartlar vardı. Mesela taraflar saygı çerçevesinde seviyeli görüşmeler gerçekleştirmelidir.
▪️ İki tarafta birbirini araştırmalı, soruşturmalıdır.
▪️ Her iki tarafın hem maddi hem manevi olarak denkliği mühimdir. Çünkü kuş tek kanadıyla uçamaz.
▪️ Her iki tarafta sadakat sahibi, saygılı, güvenilir, muhabbetli ve ölçülü olmalıdır.
▪️ Evlenme niyetinde olan kişiler önceliklerini görüşme sürecinde karşı tarafa iletmeli, " Şu iş bi olsun da söylerim." şeklinde düşünmemelidir.
▪️Düğün sonrasında aileler gençlerin evine, aldıkları kararlara müdahale etmemelidir. "Onlar genç bilemezler, yanlış yaparlar." diye düşünülmemeli ve çok ciddi bir mesele olmadıkça hata yapmalarına izin verilmelidir. Çünkü insan hata yaptıkça öğrenir.
▪️Çocuk olmadan önce anne ve baba adayları kendilerini maddi, özellikle manevi olarak hazırlamalıdır. Çocuğun eğitiminde ve yetiştirilme sürecinde anne ve baba birlikte hareket etmelidir.
Nene ve dedeler kusura bakmasınlar ama en çok bu dönemde hata yapıyorlar. Anne veya baba bir şeye hayır diyor yasaklıyorken nene ve dedeler el altından çocuğu destekliyor, yasağı yok sayıyorlar. Çocuk küçükken "Bizim çocuğumuz." büyüyünce "Yetiştiremediniz, sizin çocuğunuz!" oluyor.
Bir hanım çalışsın veya çalışmasın erkek eve geldiğinde "Ben çok yoruldum." deyip kenara çekilmemeli. Eşinin hem bedenindeki hem de gönlündeki yükleri hafifletmeli, sünnete riayet ederek eşine yardımcı olmalıdır. Hanımefendi ise eşinin maddi manevi zor zamanında elinden tutabilmeli, "Bu günler geçer elbet." diyerek ona destek olmalıdır.
Zaten 3 günlük olan dünyada muhabbetten, dik ve sağlam bir duruşa sahip olmaktan, değerlerinize ve ailenize sahip çıkmaktan KORKMAYIN.
Yazar Neslihan BEYHAN, “Gelin Çeyizi” adlı eserinde bu konuları ele alıyor. "İnsan hayatında evlilikle beraber yeni bir sayfa açılır. Bu sayfada eşlerin adeta birlikte bir resim çizmeleri istenir. Bu resim çizmenin belirli kuralları olduğu da kendilerini hatırlatılır." der. Gemiyi ilk fırtınada terk etmemek gerekir. Çünkü gemiyi ilk terk edenler farelerdir. Ancak onca müdahaleye rağmen dümeni tutamıyor, gemiyi ilerletemiyorsanız daha fazla mücadele etmek sizi yormaktan öteye gitmez. Daha fazla zarar görmeden o gemiyi terk edin ama sonrasında zarar görmeyin. Vesselam...
Tuğba GÜL