Tren 25 Şubat 1943 sabahı erken saatlerde, Sirkeci garına gelmiş ve orada törenle karşılanmıştır.
Eşi Hayriye hanım da törendeydi. Talat Paşa Hürriyet-i Ebediye Tepesinde defnedilir. Geçtiğimiz haftalarda İstanbul’a gittiğimde Hürriyet-i Ebediye Parkına da gittim ve orada Enver Paşa , Talat Paşa gibi değerlerinin mezarını ziyaret etmek istedim. Ancak Güvenlik nedeni ile kapatıldığını söylediler.
Talat Paşa ve Hayriye Hanımın evliliklerinden çocukları olmamıştı. Hayriye hanım Talat Paşa’nın yurt dışına çıkışı ve Berlin’e yerleşmesinin hemen ardından Berlin’e gitmişti. Paşa’nın ölümüne kadar da orada kalacaktır.1925 yılında İstanbul’a geri dönmüştür. Türkiye Cumhuriyet Hükümetine 19 Eylül 1925 tarihinde başvurarak, eşi Talat Paşa’ya verilmesi gereken fakat mütareke döneminde verilmeyen mazuliyet maaşının hesaplanarak kendisine verilmesini istemiş, bu istediği 20 Aralık 1925 tarihli kararla kabul edilmiştir. Ardından , kendisine tahsis edilen para ve verilmesi gereken 20 1 liralık gayrimenkul temin edilmeye çalışılmış, İstanbul’da Ermenilerden Hazineye devreden bazı gayrimenkullerin Hayriye Hanım ve Talat Paşa’nın kız kardeşi Kamile hanıma verilmesi 9 Nisan 1939 ve ayrıca 25 Mayıs 1939 tarihli kararname ile kararlaştırılmıştır. Türk Devleti Talat Paşa’yı unutmadığını göstermiştir.
Kentucky Üniversitesinden, Robert W.Olson’un yazısı dikkat çekicidir: “ Talat Paşa’nın naşının Türkiye’ye getirilme nedeni yalnızca onu yurduna getirmek değil aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temelini oluşturan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne olan şükran borcunu ödeme arzusundandır.Öte yandan İttihat ve Terakki Fırkası, Atatürk’ün de desteklediği bir partiydi.Daha sonra Cumhurbaşkanı olan İnönü de , Talat Paşa gibi bir kahramanın naşını yurtdışında bırakmadı” diyordu.
Yazımızı Mustafa Kemal Atatürk’ün Rahip Frew (Fru) ile arasında İttihatçılarla ilgili geçen hikayeyi anlatarak bitirmek istiyorum.
Öncelikle Rahip Fru kimdir?. Robert Frew (diğer adları: Rahip Fru, Albay Emiling), İskoç ajanı, İngiliz kraliyet ordusunda görev yapmış papaz (rahip) ve misyonerdir.
İskoçya'da doğdu ve din eğitimi aldı. Hindistan'da yeraltı faaliyetleri ve politik entrikalardaki başarısı sebebiyle Türkiye'ye gönderildi. I. Dünya Savaşı sonrasında 1919-1920 yıllarında İngiliz casusu Sait Molla ile Kuvâ-yi Milliye aleyhinde iç isyanlar çıkarılması için çalıştı. Sait Molla'dan ele geçen belgelere göre Sait Molla ile birlikte isyancıları ve casusları para ile destekledi ve Anadolu'daki İngiliz casus ve köstebeklerini Sait Molla vasıtasıyla yönetti.
Mustafa Kemal Samsun’a çıkacağını öğrenen Frew onunla İstanbul’da görüşüp niyetini öğrenmek ister. Ağız yoklar... Atatürk bu ilginç görüşmeyi 1926 yılında gazeteci Falih Rıfkı Atay’a şöyle anlatır: Bir gün Umumi Harp’te İstanbul otellerinden birinin müdürü iken tanıdığım M..... Şişli’deki evime geldi Fethi Bey de yanımda idi. Birçok şeyden konuştuktan sonra bana dedi ki ‘Burada yabancılarla temastayım. Size ne kadar önem verdiklerini de biliyorum. İngiltere Sefareti’nde Mösyö Fru sizinle görüşmek istediğini birkaç defa tekrar etti. İster misiniz sizi bizim evde buluşturayım?’
Fethi Bey’e doğru döndüm; ‘kabul et’ der gibi baktı “Konuşalım” dedim “Fakat o istiyorsa...”
Davet günü Madam M..... ’nin salonundayız. Biraz sonra ‘Mösyö Fru!’ dediler içeriye giren zat oturduğum kanepenin soluna yerleşti. Fransızca konuşuyorduk:
“Ben çoktan beri Türkiye’de yaşayan bir yabancıyım” diye söze başladı. “Türkleri daha doğrusu İttihat ve Terakki idaresini bizzat gördüm. Ne fecidir efendim bilirsiniz. Umumi Harp’te şahit olduklarımı tekrar etmekten utanırım. Belki de hepsini anlatsam medeniyet alemi Türkiye’yi mahveder!.
“Fakat” dedim “Siz benimle görüşmek istemişsiniz. Bu hanım ve kocası aracılık ettiler. Sizinle konuşmamın faydalı olacağını söylediler. Bana bunları söylemek için mi bu görüşmeyi aradınız?”
“İttihat ve Terakki’nin cinayetlerini evvela tasdik etmelisiniz” dedi.
“Ben İttihat ve Terakki’nin temsilcisi değilim!”
Nutkuna devam etti. Canım sıkılmadı değil fakat bunu mümkün olduğu kadar saklamaya çalıştım:
“Evet İttihat ve Terakki’nin temsilcisi değilim. Fakat müsaadenizle söyleyeyim ki İttihat ve Terakki vatanperver bir cemiyet idi. Başlangıcından çok zaman sonrasına kadar ben de bu cemiyet içinde bulundum. Cemiyet hiçbir vakit sizin bu aşağılamalarınıza hak verdirecek bir mahiyet almamıştır. Çok kusurları ve yanlışları olabilir. Ama vatanperverliği münakaşaların üstündedir.”
Bu zatın bu görüşmeyi niçin istediğini hâlâ anlamadım. Fakat bir küçük hatıramı ilave edeyim: Ankara’da bulunduğum sıralarda bir gün Antalya’ya geldiği ve Madam M....’in salonunda kendisinden “Gene görüşelim” vaadi ile ayrılmış olduğumu hatırlattığını yazdılar. Ne cevap verdiğimi tahmin edersiniz. Yabancılarla bu temaslar beni tanıdıklarımdan birçoğunun düşüncelerinden uzaklaştırmaya yardım etti.
İstanbul’u işgal eden İtilaf devletlerinin temsilcileri politikacıları hatta askerleri bir noktayı anlamaya çok önem veriyorlardı:
“Türkiye’de bütün memlekete nüfuzunu hissettirecek bir teşkilat olmasına ihtimal var mıdır? Böyle bir teşkilat varsa onun başına geçebilecek şahsiyetler kimler olabilir?”
İttihat ve Terakki’yi hiç hatırlarından çıkardıkları yoktu. ”
(Falih Rıfkı Atay 19 Mayıs Ulus Basımevi Ankara 1994’ten aktaran; Atatürk’ün Bütün Eserleri 3. Baskı Kaynak Yayınları İstanbul 2003 s.82-83. )
KAYNAKÇA
Prof.Dr.Hasan BABACAN:MEHMET TALAT PAŞA( 1874-1921)
Enver Bolayır: Talat Paşa’nın Hatıraları.
Murat BARDAKÇI: Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrukesi
Hüsamettin ERTÜRK İki Devrin Perde Arkası
Bernard LEWİS Modern Türkiye’nin Doğuşu
Lütfi SİMAVİ Son Osmanlı Sarayında gördüklerim