Çember,  Dave EGGERS’İN  dünya çapında ses getiren  romanının adıdır.

Yazar ,Google, FacebookMeta ve Apple gibi  devlere göndermelerle  internetin bir sonraki evresini hayal ettiriyor. Özgürlüğün yavaş yavaş esarete, mahremiyetin hırsızlığa dönüşünü anlatıyor. Kameralar her şeyi kaydediyor, bulut tüm izleri yedekliyor, birileri bizi sürekli gözetliyor; Çember  hepimizi içine alacak şekilde  kapanıyor ve kaçacak yer bırakmıyor.
    Muhtemelen birçoğumuz bunları komplo teorisi yada hayal mahsuru olarak görebilir. Lakin gerçekler hiç de öyle değildir.İzleniyoruz. Kaydediliyoruz. Alışkanlıklarımıza göre yönlendiriliyoruz. Geleceğimiz için kaygılanmalıyız. Eseri okuduğunuzda gelecekte neler olabileceğine dair  bilgi sahibi olabiliyorsunuz. O halde kitaptan aldığımız bölümlerle biraz geleceğimize bakalım
     “Arkadaşlar  İkinci Aydınlanın eşiğindeyiz. Bunu söylerken yerleşkedeki yeni bir binayı kastetmiyorum. İnsanlığa ait düşünce ve eylemlerin, zaferlerin ve bilgi birikiminin  kovadaki çatlaktan sızarak kaybolup gitmesine izin vermeyeceğimiz bir çağdan bahsediyorum. Bunu bir kere başardık geçmişte. O devrin adı Orta Çağ idi, Karanlık Çağlar. Keşişler olmasaydı dünyanın  o zamana kadar ki bütün birikimi yok olup gidecekti. Şimdi de benzer bir dönemden geçiyoruz. Yaptığımız, gördüğümüz, öğrendiğimiz şeylerin büyük bölümünü kaybetmekteyiz. Ama buna mahkum değiliz. Bu kameralar  ve Çember’in misyonu sayesinde  bunu değiştireceğiz”
    Yapılanlara karşı olan bir karakterin sözleri: “ Sosyal olmadığım söylenemez. Yeterince sosyalim. Gel gör ki sizin ürettiğiniz araçlar, anormal derecede ekstrem sosyal ihtiyaçlar yaratıyor.Sağladığınız temas düzeyine  kimsenin ihtiyacı yok halbuki .Hiç bir şeyi daha iyiye götürmüyor.Besleyici değil.Abur cubur gibi. O yiyecekleri nasıl tasarlıyorlar , biliyor musun? Yedikçe yiyesin gelsin diye içine tam olarak ne kadar tuz ve yağ eklemeleri gerektiğini  bilimsel olarak tespit ediyorlar. Böylece karnın aç olmasa da , yemeğe ihtiyacın olmasa da , sana hiçbir faydası olmasa da o boş kalorileri yalatıp yutuyorsun Sizin fitillemekte olduğunuz şey de bu.Aynısı.Bitmez tükenmez boş kaloriler, ama sizinki bunun dijital-sosyal eşdeğeri.Siz de aynı derecede bağımlılık yaratacak şekilde ayarlıyorsunuz içeriği”.
“Bir paket cipsi yiyip bitirdikten sonra kendinden nasıl da nefret eder insan. Hiç de iyi bir şey yapmadığını bilirsin.Dijital aleme bir müddet takıldıktan sonra  da  aynı duygular oluşuyor, sen de fark etmişsindir.Kendini tükenmiş, için boşalmış, körelmiş gibi hissediyorsun”.
     Bir uygulama ile tüm alışverişlerin  çember üzerinden ÇemberPara  ile yapılacak   kağıt para kullanımı hepten  gereksiz hale gelecek.
    “Bir tarikatın dünyayı ele geçirmekte olduğunu daha önce hiç böylesine hissetmemiştim. Biri bana geçen gün ne satmaya çalıştı biliyor musun?  Evcimen diye bir şey duydun mu hiç? Telefonun evini tarayıp  içerideki tüm ürünlerin barkotlarını saptıyor…”
Bunu bana nasıl satmaya çalıştılar biliyor musun?  Her zamanki ütopyacı bakışla.İsrafı azalttığını söylediler.Mağazalar müşterilerin ne istediğini bilirlerse aşırı üretim, aşırı nakliyat yapmazmış, böylece satın alınmayan ürünleri çöpe atmak zorunda kalmazmış. Sizin oradakilerin kabul ettirmeye çalıştığı her şey gibi bu da kulağa  mükemmel geliyor ama yaptığımız her şeyi daha fazla kontrole, daha fazla gözleme tabi tutuyor”
    Oradakilerin hepsinin senin gibi olduğunu biliyorum.Korkutucu olan da bu zaten. Kollektif olarak yapmakta olduğunuz şeyden bireysel olarak bihabersiniz. Liderinizin iyiliksever  görünmesine kanmayın sakın. Belli başlı internet kanallarını kontrol edenlerin gayet düzgün insanlar olduğu mesut dönemler yaşadık geçmişte. En azından  yırtıcı,  intikamcı değillerdi. Ama ben hep endişe ederdim, ya biri bir gün bu gücü kendisine meydan okuyanları cezalandırmak için kullanmak isterse diye?