Yıllardır bizlere okutulan tarih kitapları hep usuleten sanki ayıp olmasın yada biz buralara uzaydan mı geldik sorularına muhatap olmamak için yazılmış gibidir.
Anadolu ' ya Malazgirt zaferiyle geldik , Anadolu Selçuklu Devletini kurduk sonra yıktık , beylikler dönemi ve sonrası malum ahlaksız , sapık , haremden 623 sene çıkmayan , Vatanı satıp , beş parasız yurdunu düşmana bırakıp giden Osmanlı Devleti ve onu yöneten padişahlar ve yedi düveli dize getiren Türkiye Cumhuriyeti ..
Halbuki Ahmet Yesevi ve dergahından yetişen ve Anadolu ' ya bilerek adeta nokta atışı ile gönderilen Ahi Evran , Taptuk Emre , Hacı Bektaş-ı Veli , Geyikli Baba , Şeyh Edebali ve daha nice erenler adeta es geçilmiş esameleri bile okunmamış bizlerin ve çocuklarımızın bu büyük değerlerin varlıklarından bile haberimiz olmamıştır.
Oysa ki Anadolu ’ da Türk beyliklerinin kurulması ve bu beyliklerin zaman içinde “ devletlere , imparatorluklara dönüşmesi” Dünya tarihinin en önemli “devletleşme” olaylarından birini teşkil eder...
Horasan ve Türkistan ’ dan Anadolu ’ ya Malazgirt Savaşı ’ ndan çok önce dervişlerin geldiğini , Anadolu’da Türk medeniyetinin ilk temellerinin böyle atıldığından doğru dürüst bahsedilmez hiç ders kitaplarında.
Bu dervişanın Anadolu ’ ya girişi uç boylarından gerçekleşmiştir.
Anadolu ’ nun uç halkı , iç halkı ile farklı sosyolojik özellikler taşımaktaydı , iç bölgeler daha barışçıl ve istikrarlı bir düzen içinde iken uç bölgeler sürekli savaş halinde idiler , zira tehlike ve tehdit uçtan başlayarak içe doğru yayılmaktaydı.
Tarih boyunca Anadolu’ya iki önemli göç dalgası gerçekleşti.
İlk göç dalgası Malazgirt Savaşı sonrası, diğer göç dalgası ise daha büyük boyutta Moğol istilası sonrası meydana gelmiştir.
Bu göç dalgasının en önünde İslam Alperenleri adını verdiğimiz dervişler bulunmaktaydı.
Türkistan , Harzem , Horasan , Azerbaycan , Suriye ve Irak ’ tan gerek fetihlerle birlikte gerekse fetihlerden sonraki göçlerle Anadolu ’ ya gelen dervişler halkın üzerinde büyük etki bırakmışlar.
XI.yüzyıldan itibaren Anadolu’da meydana gelen sosyal–siyasal gelişmeler, bu dervişlerin etkinliklerini kolaylaştırdığı gibi, halkın da onlara bağlanmalarına yol açmıştır.
Köylerde yaşayanlar ve göçebe kitleler tasavvuf akımlarına mensup şeyh ve dervişlere ve onların tekke ile zaviyelerine büyük ilgi göstermişler , kaybolan manevi değerlerini bu dervişler sayesinde bulmuşlar ve bir çatı altında toplanmışlardır.
Hiç kuşkusuz alperenlik düşüncesinin ilk Pir-i Ahmed Yesevi Hz.leridir.
Türk ’ ün alp'lik mizacına erenlik katıp İslâmiyet’le kaynaştırmış böylece , O hem Türk alplerinin iç dünyasında fırtınalar estirmiş hem de gelecek Türk nesline yeni bir ruh kazandırmıştır.
Köprülü ' nün de belirttiği gibi “ Tahta kılıçlarla kafirlere karşı harbeden, yanındaki bir avuç mürid ile yüzbinlerce kişilik düşman ordularını ezen , kaleleri alan , küfr diyarına kılıç kuvvetiyle İslamiyeti yayan bu savaşçı Türk mutasavvıfları , halkı derinden etkilemiştir ."
Anadolu ’ nun Türkleşmesinden en önemli isim hiç kuşkusuz tabi ki Ahmet Yesevi ve dergahıdır .
O , Hacı Bektaş Veli ’ yi , Sarı Saltuk ’ u , Geyikli Baba ’ yı , Abdal Musa ve Horoz Dede gibi müritlerini bellerine tahta kılıçlar asarak Anadoluya göndermiştir.
Horasan ’ dan Anadolu ’ ya gelmiş olan Sarı Saltuk Dede Rumeli ’ nde , Abdal Musa Sultan Elmalı ’ da , Karaca Ahmed Sultan İstanbul ’ da ve Akhisar ’ da , Akça Koca Akyazı ’ da , Barak Baba Bigadiç ’ te , Hızır Samut Bozok ’ ta (Yozgat) , Ahi Evran Kırşehir ' de , Hacı Bektaş Suluca Karahöyük ’ e ( Hacıbektaş ) , Sultan Şüca Eskişehir ’ de , Hacım Sultan Uşak ’ ta , Geyikli Baba Bursa ’ da inançlarının , gelişip kök salması için çalışmışlardır.
Osmanlı Beyliği 1299 ’ da Söğüt ' te kurulduğu zaman 400 atlıya sahip bir uç beyliği iken , 1326 Bursa fethinde Orhan Bey 38.000 atlıyı kumanda ediyordu.
Bu kısa zamanda gerçekleşen asker artışı nereden geliyordu?
Fethedilen topraklardan toplanamazdı elbette , bu artışın sırrı olan millî şuur , Horasan ’ dan İzmit ’ e kadar her yerdeki Türk’ü Ertuğrul oğlunun açtığı mukaddes sancağın altına çekiyordu.
Moğol ordularının önünden kaçarak Anadolu ’ ya sığınan tarikat ve tasavvuf erbabı Horasan Erenleri , dervişler , alpler , burada yepyeni bir ümit kalesi vücuda getiriyorlardı , bu vaziyette büyük mürşitlerin daveti başlıyor , bunlar İslâm’ın yeniden muzaffer olacağını , onun kılıcı ve bayraktarı olacağını telkin ediyorlardı ..
Şeyhler , müderrisler , eli kılıç kabzasına yapışan yiğitlerdi ...
İnsanlar Söğüt Beyliği ’ ne sevk ediliyor , Türk ’ ün nabzı Osmanlı Beyliği ’ nde atmaya başlıyordu .
Bu küçük devletin fizibilitesi büyüktü , müsamahası büyüktü , ideali büyüktü , bazılarının sandığı gibi talan ve istismar koşusu değildi bu koşu ..
Müsamaha , huzur ve adalet tesisi için göze alınan bir cihaddı bu ..
Gönül coğrafyasını anlamayanlar Türkiye Cumhuriyetini 81 vilayet 782 bin km den sınırlı zannederler ...
Semerkant ' tan , Ötiken ' den yayını çekerek Cihan hakimiyeti için yola çıkıp , İslamla şereflenip Nizam - ı Alem Kelimetullah davası ile Yüce Allah ' ın davasını yeryüzünde hakim kılıp , adaleti temsil eden bir milletin temsilcileriyiz ..
Yemen ' de , Galiçya ' da , Elbab 'da , Musul ' da , Libya ' da , Çanakkale ' de o zaman ne işimiz varsa bugünde aynı şekilde işimiz vardır ...
Vatan ne Türkiye ' dir Türklere , ne Türkistan Vatan , büyük ve müebbet bir ülkedir : TURAN ....!
Bu kutlu cihadda emeği geçenlerden ve Şehid olanlardan Yüce Allah razı olsun ...