Ramazan ayındaki israf, normal dönemlere göre daha fazla oluyor. Ramazan ayının amacı, israf değildir.
İftar sofralarındaki çok çeşitlilik, iftara saatinin yaklaştığı saatlerde yapılan alışverişlerde nefsani duygulardan dolayı abartıya kaçış yani anlayacağınız vatandaşın tüm bu tutum ve israf anlayışı, Ramazan ayının maneviyatını da yeterince anlamlandırmamıza sebebiyet veriyor.
Kur'an-ı Kerim'de, "Ey iman edenler! Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Şüphesiz ki Allah, israf edenleri sevmez" (A'râf Süresi 31)buyurulmaktadır.
İsraf, İslam ahlakında önemli yer tutan, geniş bir kavramdır.
Tüketimindeki temel ilkeyi çok net tarif eder.
Bununla birlikte yersiz bir israf kaygısıyla kendini ve başkalarını nimetlerden mahrum bırakmak, cimriliktir.
Cimrilikse bir manevi hastalık olarak kabul edilir.
Dolayısıyla en güzeli orta yolu bulmaktır: “Onlar, harcadıklarında ne israf ederler ne de cimrilik ederler (Furkan, 67).”
Bu ayetten de anlaşılacağı üzere, israf yalnızca yeme ve içme ile sınırlı değildir; hayatın pek çok alanında karşımıza çıkan bir konudur.
İsraf, sadece tüketimle ilgili değil, aynı zamanda belirlenen ölçü ve sınırların aşılmasıyla da ilgilidir.
Yani bir Müslüman, sadece yeme-içmede değil, hayatın her alanında ölçülü ve dikkatli olmalıdır.
Ancak israf genellikle belli kalıplara indirgenmekte ve sadece Ramazan ayında gündeme getirilmektedir.
Oysa israf, yılın her döneminde, her alanda dikkat edilmesi gereken bir meseledir.
Örneğin, Ramazan ayında iftar ve sahur sofralarındaki bolluk ve çeşitlilik sıkça eleştirilir.
Ancak Ramazan dışında yapılan israf göz ardı edilemez.
Belediyelerde çalışan temizlik görevlileri, çöp konteynerlerinden toplanan ekmek, yiyecek ve giysilerin fazlalığını dile getirse, israfın gerçek boyutu daha net anlaşılır.
Sadece Ramazan'da değil, yılın her gününde israfı sorgulamak gerekir.
Bunun en bariz örneklerinden biri de otellerde toplantılarda görülen aşırı tüketimdir.
Özellikle düğünlerde yapılan israfın boyutları göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür.
Bir insan, gereğinden fazla yiyerek de israf edebilir.
Mideyi tıka basa doldurmak da bir tür israf olarak kabul edilmelidir.
İsrafı yalnızca sofralarla sınırlamak doğru değildir.
Örneğin, kıyafet dolaplarımız giysilerle dolup taşarken, hâlâ yeni kıyafetler alma isteği de bir tür israf olarak değerlendirilmelidir.
Ölçüsüzlük, hangi alanda olursa olsun israfa girer ve her zaman kaçınılması gereken bir durumdur.
Bu nedenle israfı doğru anlamak ve tanımlamak gerekir.
Ramazan ayı, israfı sadece yemek konusunda değil, her yönüyle sorgulamak için bir vesile olmalıdır.
Daha bilinçli, ölçülü ve dikkatli bir yaşam sürmek, israfın önüne geçmenin en etkili yoludur.
Müslüman her alanda yaşayan rol model olmalı.