Muhalefetin Çizgisi Nerede Başlar, Nerede Biter?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ifadeye çağrılması sonrası yaptığı açıklamalar, siyasetin tansiyonunu bir kez daha yükseltti.
Özel’in "Kanuna aykırı emirle set çeken varsa, polise zarar vermeden yıkın geçin!"
İfadeleri, Türkiye’de hukuk devleti ilkesini zedeleyecek çağrılar olarak değerlendirilmeli mi?
Sokakları hareketlendiren, tansiyonu yükselten bu söylemler gerçekten de muhalefetin izleyebileceği en doğru yol mu?
Siyasi söylemler elbette keskin olabilir.
Ancak muhalefetin temel görevi, halkı tahrik etmek değil, demokratik yollarla mücadeleyi sürdürmektir.
Sokakları harekete geçirmek kolaydır, ama o sokaklara yön vermek, kontrol altında tutmak mümkün müdür?
Tarih, birçok örnekte gösterdi ki sokaklar çağrıyla doldurulabilir ancak sonuçları her zaman kontrol altında tutulamaz.
Peki, CHP bu çağrının sonuçlarını göze almış mıdır?
Sadece genel merkez düzeyinde değil, yerel CHP teşkilatlarında da benzer sert açıklamalar geliyor.
Akşam CHP binası önünde Kırşehirli seçmenlerine hitaben konuşmasında CHP Kırşehir İl Başkanı Baran Genç’in, "Artık bunların cami duvarına pisleyen köpek misali ecelleri gelmiştir!" ifadesi, siyasetin geldiği noktayı gözler önüne seriyor.
Böyle bir üslup, toplumu kutuplaştırmaktan başka neye hizmet eder?
CHP il başkanın Baran Genç’in iktidarı ve sevenlerini aşağılayıcı sözleri Kırşehirli Ak partilileri üzse de Ak Parti Kırşehir Milletvekili Necmettin Erkan Mevlana’nın sözlerinden alıntı yaparak CHP İl Başkanı Baran Genç’e sosyal medya hesaplarından şu ifadelerde bulundu;
“Her lafa verilecek bir cevabım var elbet.
Lakin bir lafa bakarım, laf mı diye?
Bir de söyleyene bakarım, adam mı diye?" sözleriyle yanıt veriyor.
Kırşehir halkını kutuplaştırmak ayrıştırmak ne kadar doğru.
Kırşehir halkı bir olsun, iri olsun, diri olsun diyen yok.
Muhalefet yapmak elbette haktır.
Ancak muhalefet; demokrasi, hukuk ve halkın refahı için yapılmalıdır. İktidara giden yol, halkı sokağa çağırarak mı açılacaktır?
Demokrasi, sokaklardan mı, yoksa sandıklardan mı beslenir?
CHP’nin sorumluluğu, halkı kışkırtmak değil, çözüm önerileri sunmaktır. Şayet CHP gerçekten demokrasiye inanıyorsa, sokaklara değil, hukukun üstünlüğüne güvenmelidir.
Bugün birlik ve beraberlik içinde olma günüdür.
Hukukun üstünlüğü çiğneniyorsa, bunun çözüm yeri sokak değil, mahkemelerdir.
Hukuka güvenelim, demokrasiye inanalım dersiniz fakat size sıçrayınca ne demokrasiniz kalıyor ne hukukunuz.
Toplumun huzurunu bozacak çağrılar yerine, adaletin yerini bulmasını bekleyelim demiyorsunuz.
Çünkü gerçek iktidar, kargaşa içinde değil, huzur ve adalet içinde gelir.
CHP olarak üslubunuzu biraz değiştirin halkın oyuna talipseniz sokaklara çağırmakla değil halkın derdine derman sunarak yapınız.
Bugün halkın derdi İmamoğlu’nun ifadeye çağrılması, içeriye alınması, diploması değil o devletin işi.
Siz cebi dolu Seçilmişler Halk nasıl geçiniyor, ekonomi ne durumda siz buna çare çözüm sunun.