"Beni kimse görmez, bana bir şey olmaz. "deyip başımızı deve kuşu gibi toprağa gömmeyelim.
İlâhî bilgisayar Levhi Mahfuzda ismimiz, nasıl bir hayat yaşayacağımız, geleceğimiz, biliniyor kayıtlı. Şu anda Yeryüzünde yaşayan 8 milyar insanlar, ortalama bir asır içinde başka bir âleme, eskiyen vücut elbiselerini toprağa bırakarak seyahat etmiş olacak.
Yeryüzündeki mezarlar, kabirleri, sessiz, garip, kimsesiz, sahipsiz, arayanı yok, unutulmuş, terk edilmiş, başı boş korkunç bir şekilde görmeyelim. Kabirler, yeryüzünde ki mezarlar, insan tohumu ekilen Kıyamet baharında tekrar dirilecek olan birer tarla, birer bahçedir.
Kemik gibi kupkuru nohut, mercimek, fasulye, ceviz, zerdali gibi çekirdeklerin toprağa ekilince canlandığını görüyoruz. Her insanın bel kemiğinin ucunda nohut büyüklüğünde bir kemik bulunur. Bunun adına insan kemiği. Us us kemiği acbüzzeneb, kuyruk sokumu kemiği de denir. Bu kemik denizde kalsa, ateşte yansa özelliğini kaybetmez. Nasıl her bahar kentilyonlarca çiçek açar, Yeryüzü gelinliğini giyerse, Kıyamet Baharında da Adem tohumu ekilen kabirlerdeki insanlarda aynı şekilde canlı olarak mezarlar darmadağınık edilerek, Mahşer Alanında toplanacaklar. Kiminin yüzü Ay gibi parlayacak, izin verilirse sevdiklerine (torpil) yapıp şefaat edecek. Kimileri de 'Dünyadayken anlatırlardı. Bizler Kıyamet Gününü yalanlar, alay alır. Ciddiye almazdık. Ya Rabbi! Bizi tekrar Dünyaya gönder. Güzel ameller işleyelim, ya da bizleri toprak yap. Hiç yaşamamış olalım. Bir ot, bir saman çöpü yap. " feryatları göklere yükselecek. Masumlara zulmeden zalimler pek fena çarpılacak bin pişman olacaklar. Oysa buyrulmuştu. "Hepinizi tekrar diriltmek, tek bir kişiyi diriltmek kadar kolay. Adamın biri eline kemikleri almış "Bu kurumuş kemiklere kim can verecek?" diye soruyor. Onu ilk defa yaratan diriltecek buyrulmuştu
Telefonunu taşın altına al paramparça eyle, ustası aynısını tekrar yapamaz mı?
Neden Tekrar Dirileceğiz? Evreni Büyük bir Patlama sonucu meydana getiren, Evren cinsinden olmayan halikı Rahîmin. Muradı bu yöndedir. Bütün mezarlardaki mevtaları, ölenleri tekrar dirilteceğine, binlerce vaatlerle söz vermiştir. Bu söz tek başına yeterli bir sebeptir. Masumlar, kul hakkı yemeyen itaatli dürüst kullar zillet içinde, zalimler izzet içinde yaşıyor. Hesap soran yok. Büyük Mahkeme kurulup, toplu iğne kadar iyilik yapan Erciyes Dağı büyüklüğünde mükâfat alacak. Zalimler ise pek fena çarpılacaklar. Boynuzsuz koyun, boynuzlu koyundan hakkını alacak.
Ademi Dostum, Sevgilim Hâlilim Hâbibim sıfatıyla yaratan, dostunun Ebedi Yaşama arzusunu yerine getirerek, yaşlılık, para, kira hastalık, ölümün olmadığı, Sonsuz mutlu sevinçli bir hayat. Dost ebedi olduğu için dostu da ebedi olacak. Mahrum bırakmayacak. O'nun her şeye gücü yeter. Verdiği sözden asla caymaz.
Peygamber (a.s) ilk hutbesinin bir bölümünde "Uykumuz geldiğinde nasıl uyuyorsak öyle öleceğiz. Uykumuzu alıp nasıl kalkıyorsak öyle dirileceğiz "demiştir.
Aslında, Allah’ın varlığına birliğine Kıyametin kopacağına, insanların tekrar dirileceği güne kadar izin isteyen, kalbe girip vesveseler veren Şeytan da o gün insanlardan ayrılacak. Kendine uyanlar "Biz sana Dünyadayken inandık. Şer işler yaptık, hadi bizi kurtar. "diye Şeytanın yakasına yapışacaklar. Şeytan elinin tersiyle iteleyip "Ben babanız yüzünden Cennetten kovuldum. Size sadece teklif ettim. Siz de kuzu kuzu kandınız. Defolun başımdan "diye kovacak.
Dilerim. En mükemmel bir nesil olan Ehlibeyt Gemisinin bir yolcusu olur. Sevdiklerimizle bir Ebedî Kurtuluşa ereriz. Selâm ve Sevgiler.