Geçen yıl TTK yayınlarından alıp okuduğum Kasım Hızlı’nın “Yıldız Sarayı’nda muhalif bir Gazeteci, Mabeyin Mütercimi Louis Sabuncu” adlı yüksek lisans tezinden sonra, “Sultan’ın Sefiri Salih Münir Paşa” adlı doktora tezinin kitabını okumak da kısmet oldu.
Kitap, Timaş Akademi – Tarih yy. larından 2022 Kasım ayında çıkmış 315 sayfadan oluşmaktadır. “Mir’at-ı Hakikat” yazarı Mahmud Celaleddin Paşa’nın oğlu olan ve 1895-1908 yılları arasında 14 sene Paris Büyükelçisi olan Salih Münir Paşa’nın arşiv belgeleri ve zengin bir kaynakça ile de geliştirilmiş biyografisi ve icraatlarını konu edinmiştir.
Salih Münir Paşa, Türk siyasi hayatına birçok devlet adamı yetiştiren ve III. Ahmed devrinde Sadrazamlık yapan Çorlulu Ali Paşa neslindendir. Evlatları Çorlulu ve Esenbel soyadı almış olup eski Dışişleri Bakanlarımızdan Melih Esenbel de Mahmud Celaleddin Paşa’nın torunudur.
Sarayın küçük Hazinedarlarından olup Sultan Abdülaziz’in vefatında 11 yaşında olan Pervin Felek’i oğlu Salih Münir’e gelin alan babası Mahmud Celaleddin Paşa, gelininden dinlediğini Abdülhamid’e jurnal yaparak, Sultan Abdülaziz’in intihar etmeyip öldürüldüğünü yazmıştır. [1] Böylece ona hulul ederek bu sayede vezirlik rütbesine kadar yükselmeyi başarmıştır. Bu itimat sonucu oğlu Salih Münir de önce Paşalığa sonra da Paris Büyükelçiliğine kadar yükselmesini temin etmiştir. Aşağıdaki jurnalinde Abdülaziz’in öldürüldüğünü ihbar eden Mahmud Celaleddin Paşa kendisi öldükten ve Abdülhamid tahttan indirildikten sonra vasiyeti üzerine oğlu Salih Münir Paşa tarafından 1910 da basılan eseri “Mir’at-ı Hakikat”te öldürme olayından bahsetmez. Aksine intihar ettiğini yazmaktadır.” [2]
Salih Münir Paşa, 24 Kasım 1857 de İstanbul Vefa’da doğmuştur. Sıbyan Mektebinden sonra Vefa Rüşdiyesinde, İdadiyi (Liseyi) Galatasaray Sultanisinde okuyan Salih Münir, Türkçe, Fransızca, Ermenice, Azeri lehçesi, Almanca, İtalyanca ve Rumca konuşup yazabilirdi. [3]
Pervin Felek Hanım’ın evlendikten iki sene sonra doğum esnasında vefat ettiğini öğreniyoruz. [4] İkinci eşi Şûra-yı Devlet üyesi Rıza Bey’in kızı Havva Cemile hanımdır. [5]
Cemile Hanım’dan bir oğlu iki kızı; Cemil Münir, Atiye Nimet ve Saliha Kâmuran adlı çocukları doğmuştur. [6] Salih Münir Paşa, Cemile Hanım’ın vefatından sonra uzun yıllar, Comedie- Française’de artistlik yapan Madame Jean adlı bir kadınla evlendi. Madame Jean evlendikten sonra Müslüman olarak Fatma adını almıştır. [7]
İKBAL DÖNEMİ = PARİS ELÇİLİĞİ
Jön Türklerin faaliyetleri, Hamidiye idaresini ürküttü. Sert tedbirlerin alınmasına sebep oldu. Cemiyet üyeleri sıkı sorgulamaların ardından ya hapsedildi ya sürgüne gönderildi. Bu sıkı takip neticesinde gençler yurtdışına kaçmaya başladı. Özellikle Paris, Cenevre ve Kahire Jön Türklerin sığınağı haline geldi. [8]
Salih Münir Paşa Paris elçiliğine tayin edilirken Sultan Abdülhamid’e beş konunun takipçisi olup çözüme kavuşturacağına dair teminat vermişti:
1- Padişahın otoritesinin sınırlandırılmasını isteyen Sadrazam Cevad Paşa ve Kamil Paşa’nın Fransa’da tahrikte bulunmalarını engellemek
2- Fransız milletvekillerini kazanmak
3- Fransa’daki Jön Türk firarilerini İstanbul’a iade etmek
4- Fransız basınını Osmanlı lehine çevirmek
5- Fransız kamuoyunu kazanmak [9]
Salih Münir Paşa, hükumetten bağımsız hareket ediyor, Abdülhamid Salih Münir Bey’i “Sarayın Dışişleri Bakanı” gibi kullanmaktadır. [10]
Bir süre sonra Salih Münir Paşa, Paris Büyükelçiliği yanında, Bern ve Brüksel Büyükelçiliğini de üstlenir. Böylece üç Büyükelçi maaşı almaya başlar.
Padişahın evhamını yakinen bilen Paşa, en ufak istihbaratı jurnal eder ve bunun izalesi için Padişahtan para koparırdı. [11]
SADAKAT İPİ = PARA
Para, II. Abdülhamid için sağlam bağlılıkların temini için gerekliydi. Para sayesinde muhalif olanların muhalefetini azaltır, sadık olanların sadakatini artırırdı. II. Abdülhamid maaşı dışında Münir Paşa’ya yaptığı lütuf ve ihsanlar, esasında II. Abdülhamid’in Münir Paşayı emelleri doğrultusunda daha rahat kullanmasını sağlıyordu.
Osmanlı Maliyesinin yaşadığı sıkıntılar Münir Paşa’nın istekleri söz konusu olunca unutuluyor, maaş ve düzeneği düzenli şekilde gönderilerek Paşa sıkıntıda bırakılmıyordu. Aynı imkânlara erişemeyen devlet görevlileri Münir Paşa’nın kayrılmasını eleştiriyordu. Bâbıalinin ve elçilik çalışanlarının Münir Paşa’ya olan öfkesi Jön Türk devrimi arefesinde ayyuka çıkmıştı.
Münir Paşa’nın II. Abdülhamid nezdindeki nüfuzunu kullanarak Maliyeden para çekmesi Sadrazam Ferid Paşanın da itirazlarına sebep olmuştu. Ferid Paşa Maliyenin sıkıntılarla boğuştuğu sırada Münir Paşanın mevzuata aykırı talep ettiği parayı veremeyeceğini şiddetli bir dille ifade etti. Münir Paşanın masraf defterini kontrol eden Hariciye Muhasebesi 1903 yılında maaş ve masraf karşılığı olarak aldığı meblağın 770.000 kuruş olduğunu tespit etti. Buna ek olarak 600.000 kuruş alacağı olduğu anlaşılıyordu. Hâlbuki 1903 senesi ödeneğine mahsuben bu miktar haddinden fazla idi. Ferid Paşa bu fazlalık hakkında Hariciye Muhasebesinden izahat istedi. Muhasebeden gelen cevapta Münir Paşaya 1.934.800 kuruş ödendiği ortaya çıktı.
Münir Paşa gösterilmesi zorunlu olan resmi masraf cetvelini ibraz etmeyerek “muhtelif masraflar” adı altında para talep ediyordu. Ayrıca İstanbul’da kızını evlendirmek için izinli olarak gelmişken harcırah istemişti. Yapılıp yapılmadığı belli olmayan ziyafetler için de ödenek istemişti.
Münir Paşanın Bern’deki vazifesi senede bir-iki defa hava değişimi kabilindendi. Hiçbir iş yapmadığı halde Paris Sefaretine ek olarak her iki elçiliğin maaş ve ödeneğini tamamıyla alıyordu. [12]
1895 den 1908 yılına kadar fasılasız Paris Büyükelçiliğinde kalabilmesine örnek olarak, Paul Fesch’in eserinde kendi ağzından ilginç bir anlatısı vardır.
Abdülhamid’in onu görevden almasının beklendiği bir vasatta, İstanbul’a çağrılıdır. İstanbul’a gitmeden önce Fransa Cumhurbaşkanını ziyaret edip, ondan Padişaha verilmek üzere bir mektup yazmasını rica eder ve mektupla birlikte Sultanın huzuruna varır:
“Padişahın huzuruna vardığım zaman ona “ Ekselansları Felix Faure ayaklarınızın ve eteğinizin ucunu öpüyor” diyerek Cumhurbaşkanının mektubunu sundum. Sanki Cumhurbaşkanı söylüyormuş gibi bu tarz cümlelerle ve bu ton üzerinde konuşmaya devam ettim. Böylece Padişahın gururunu okşadım; o gülmeye başladı. Sonra da “Jön Türkler”i yok etmek ve kurbanlık koyunlar gibi elleri ayakları zincirlenmiş olarak Zat-ı Şahanenin önüne onları getirmek için var gücümle çalıştığımı ama iyi sonuç alabilmek için Zat-ı Şahanelerinin bana olan güvenlerinin aynen devam etmesi gerektiğini vurguladım.
Bu sözlerim üzerine Padişah bana kollarını açtı: “Gel. Gel sakalımı öp” dedi ve ilave etti: “Sen benim oğlumsun.” Beni kollarının arasına aldı ve ben onu kucakladım. Aman Allah’ım sakalı da ne kadar pis kokuyordu!” [13]
BÜYÜKELÇİLERİN ELEŞTİRİLERİ
Sultan Abdülhamid’in Mabeyinde kurduğu “Tercüme Odası” nda 20 kişi çalışıyordu. Bunların görevi Yurtdışında çıkan ve elçilikler vasıtasıyla da gelen 600 e yakın gazete ve dergileri takip edip, Abdülhamid hakkında çıkan “eracif-i kâzibe” ve “neşriyat-ı muzırra” ya yer verenler ikaz edilir, yayınlarına devam ederlerse yurda girişleri yasaklanırdı. Kimisine ise, Avrupa’nın etkili gazetelerine tekzip gönderilerek reddiye veya “ilham edilmiş” makaleler yazdırılırdı. Muhalif dergilerin basımına engel olmaya çalışılır, basımına engel olunmayan yayınların zaman zaman tüm baskıları satın alınarak piyasadan toplatılırdı.
Jön Türkler’ in çıkardığı gazeteler için de onlara para vererek gazeteyi kapatması istenirdi.
Paris’te ikamet eden Aristarki Bey’in görevi Osmanlı Devleti aleyhine yayın yapan gazetelere karşı halkın anlayacağı dilde yayın yapmaktı.
Viyana sefiri Sadullah Paşa elçilerin diplomatik yetkilerinin sınırlandırılarak, görevlerinin gazete takibatına indirgenmesini devr-i sabıkın garip bir tutumu olarak görüyordu.
Başkâtip Tahsin Paşa da Osmanlı elçiliklerinin diplomatik temsilcilikten ziyade İstanbul zabıtasının yabancı ülkelerdeki ajanı gibi çalıştıklarını ifade ediyordu. [14]
İDBAR DÖNEMİ = 1908 MEŞRUTİYET VE CUMHURİYET
Salih Münir Paşa 23 Temmuz 1908 de kabul edilen Meşrutiyet rejimi ile “Jön Türk avcısı” olarak padişaha sadakatle görev yapmanın bedeli olarak, 18 Ağustos 1908 de azledilir. [15] Yerine Naum Paşa tayin edilir. [16]
Münir Paşa rahatsızlığını bahane ederek, ülkeye dönmez ve Avrupa’da yaşamını sürdürür. Zaman zaman ülkeye gelmişse de Hükümetler nezdinde kendisine görev verilmediği gibi Mal Varlığına da el konur.
Birinci dünya Savaşı ve İstiklal Harbi günlerinde Avrupa’dadır. Paris, İsviçre ve Roma’da bulunmuştur.
1937 ye gelindiğinde içerisinde bulunduğu sıkıntıyı Atatürk’e bir yazı ile bildirir. Mektubu yazdığında 80 yaşında ve iş istiyordu.
Uzun boylu vakarlı son düşkün yıllarında bile kibarca giyimi, ilerleyen yaşına rağmen daima yakasında taşıdığı çiçeği ve Fransız tarzı küçük zarif sakalıyla görenlerin “bu adam bir paşadır” dediği Salih Münir Paşa 27 Ocak 1939 sabahı Beşiktaş Nüzhetiye’deki evinde vefat eder.
Hatıraları ile Diplomatik faaliyetlerini Cumhuriyet Gazetesinde neşretmiştir. Ali Birinci ve Selma Günaydın’ın derlediği bu yazıların 2. Baskısı “Geçmiş Zamanlar” adıyla TTK 2022 de yayınlamıştır.
Sayın Hızlı’nın kitabına “Sultanın Sefiri” üst başlığını atması manidardır. Devlet görevlilerinin konjonktüre göre icraat yapmasının tipik bir örneğidir; Salih Münir Paşa’nın biyografisi. Konjonktür değişince, itibarın kalmadığının da ibret alınası bir hayatıdır.
Kabir taşındaki yazı bu manada çok anlamlıdır:
Güzâriş-i hayattan şu sırrı anladım ki ben
Memat bir didinmenin sükûna inkılabıdır.
(Hayatın geçişinden şu sırrı anladım ki ben, Ölüm bir didinmenin sükûna dönüşmesidir)
Mezar öyle rahat bir yerdir ki, insan iki ayaklarını uzatarak yatabilir.
Kasım Hızlı’nın kitabı, harika bir kaynak taraması sonucu her yönüyle takdire şayan bir çalışma olmuş. Bu genç akademisyen arkadaşımızdan nice kaliteli eserler beklediğimizi ifadeyle tebrik ve takdirlerimi sunarım.
[1] Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Resimli Tarih Mecmuası Ocak 1954 Sayı: 49 ve Şubat 1954 Sayı: 50 / Ramazan Topraklı,
https://www.dikgazete.com/yazi/mahmut-cellettin-pasaya-dair-makale,3785.html-3785.html
[2] İbrahim Yıldırım, Yıldız Mahkemesinin İçyüzü, Yüzleşme yy. İst-2023 sh:128
[3] Kasım Hızlı a.g.e Sh: 30
[4] Aziz Esenbel, “Kardeşinin Kalemiyle Paris Sefiri Salih Münir Paşa” Tarih Dünyası sh: den naklen, Kasım Hızlı a.g.e sh:36
[5] Kasım Hızlı, a.g.e sh:36
[6] Kasım Hızlı, ag.e Sh: 40-41
[7] Sh: 44
[8] Sh:93
[9] Hızlı sh: 66
[10] Sh:70
[11] Sh: 196,202
[12] Sh: 238-239
[13] Paul Fesch Abdülhamid’in Son Günlerinde İstanbul İst-1999 sh:88-89
[14] Sh:147
[15] Sh:133-189
[16] Sh: 189.