İmar dışı kaçak yapılar kaldırımlarının insanların geçiş yerlerinin işgalcisi olmuş durumda.
Bunun farkında olan Selahattin başkan uygunsuz kaçak yapı sahiplerine hodri meydan dedi.
Kırşehir halkı kaçak çıkışlarda şikâyetçi olsalar da mal sahiplerinin umurlarında değildi.
Belediyenin sessizliği İşyeri sahiplerinin işlerine geliyor, kira geliri yüksek oluyor.
İşyerinin dışı içinden daha fazla bu ise işyeri sahiplerinin cebine karsına iyi geliyor.
Bunun önüne geçilmeli diyen halkın nefesi Sayın Selahattin başkan bir nevi can suyu oldu.
Selahattin başkan bizim için simitçide olsa, bir başkaları da olsa yıkımlarımız devam edecek mesajlarını verdi.
Kırşehir halkı şunu soruyor binalar yapılırken verilen ruhsatlar neden daha sonra değişiyor.
Neden bu çıkışlara yapılara izin veriliyor.
Bir binanın kat maliklerinden neden izin alınmıyor.
Bu bina hepimizin bize danışılmadan Belediye bunlara nasıl kullanma kapatma ve yapım ruhsatları veriyor diyen Kırşehirlilerin sesini en sonunda Selahattin başkan duymuş olmalı ki yıkımlar başlamış durumda.
Geçtiğimiz günlerde Ankara Caddesi'nde bulunan hizmet veren tek katlı iş yeri Kırşehir Belediyesi ekipleri tarafından yıkılmıştı.
Bir anda Kırşehirlinin günde mi olmuş yıkımın doğru olduğuna söyleyenler olduğu gibi azda olsa yıkıma karşı olanlarda oldu.
Başkan Selahattin kimsenin değil vicdanın sesini kullanıp yıkımı gerçekleştirdi.
Sayın Selahattin Başkan Sadece burası için değil tüm İmar kanununa aykırı şekilde yapılan yapıların yıkımları gerekli.
Bu yıkım birçok kaçak yapı sahiplerinde endişelendirmiş olmalı.
Şehrül-emin “belediye başkanı” olmak demek, şehri ve içinde yaşayanları, canıyla, malıyla ve tabiatıyla emanet bilmek keza kutlu emanete ihanet etmemek demektir.
Şehrül emin olmak, bir şehrin en güvenilen idarecisi, yöneticisi olmak.
İdare ederken de çıkar, menfaat değil hak, hukuk, adalet Hz. Ömer gibi adil ve adaletli.
Hz. Ebubekir gibi sadık.
Hz. Ali gibi yiğit ve vefalı olmalıdır.
Şehrül emin olmak, bir şehrin halkına hizmet ederken hakka, hakka hizmet ederken halka hizmet ettiğini bilen olmak demektir.
Şehrül emin olmak, toplumca sevilmek, sayılmak, hissedilmek ve idarecisi olduğu toplumun hissettiklerini duyabilmektir.
Şehrül emin olmak, hak pişirmek, hak dağıtmak, hak gözetmektir.
Aslını, manasını ve tarifini yapabilmektir.
Şehrül emin, şehrin emin kişisi, kendinden emin insanıdır.
Yani bugün ki tanımıyla bir şehrin seçilmiş belediye başkanıdır.
Şehrin imarında, turizminde, tarımında çöpünde, suyunda, çevresinde ve bünyesinde bulunan özel ve kamu huzurunu menfaatini koruyan, geliştiren, iyileştiren ve refahını arttıran kişidir.
Estetik ve modern bir kent oluşturmak adına çalışmalarını sürdüren Selahattin başkan.
Şehrin sokak cadde ve konutların kaldırımların mimarisini olumsuz etkilediği gibi kontrolsüz şekilde yapıldığı için ciddi tehlike de arz eden kanuna aykırı kaçak yapılara yıkacağım diyor.
Son dönemlerde sayıları artan kaçak yapılar ve ruhsatsız işletmeler meydanı boş bulunca, yasa dışı uygulamalar adeta bir getirim alanı haline dönüşürken, kaçak yapı ve devlete kafa tutarcasına ruhsatsız, imarsız işletmeler, Kırşehir kaldırımlarını insanlar ortak kulanım alanlarının tehdit etmeye devam ediyor.
Bugüne kadar usulsüz yapılara göz yummak bu anlayış resmen Kırşehir’e ihanettir.
Kaçak ve imara aykırı yapıların Kırşehir da yaşayan herkesin hakkına tecavüz imara aykırı yapılan yapılar ise hukuka tecavüzdür.
Selahattin Kırşehir halkın başkanı olmak gönüllere girmek halkın yanında olmaktan geçiyor.
Selahattin başkan kimsenin tesirinde kalmada Kırşehir halkın menfaatine olan kaçak yapılara dur diyecektir.
Üç beş menfaatçin çanağını kıracak, fakat yüz elli bin nüfuslu insanlarında gönlüne girecek.
Selahattin başkan bakın “Hiç kimse böyle bir hukuksuzluğa göz yummamızı, bu emanete sırtımızı dönüp yapılan kanunsuzluğu görmezden geleceğimizi de sanmasın.
Beni ilgilendirmiyor kimsenin ne olduğu.
Simitçi de olsa, Esnaf Odaları Başkanı da olsa benim için aynı.
Ben kişisel meselelerle hareket etmem.
Biz mahkeme kararlarını uygularız.
Burası Türkiye Cumhuriyet; muz cumhuriyeti değil.
Kimseye imtiyaz geçmeyiz''
Doğru olanda bu değil mi?