İlimizin Siyasi seçilmişleri, atanmışları değişseler de Kırşehir’in kaderimi desem hep aynı kalmış.
Aslında buna kader demem doğru değil.
Kader değil ilimizin beceriksiz seçilmişlerin bıraktığı şehir diyebiliriz.
Cumhuriyetten bu güne kadar onlarca seçilmiş ilimizi temsilen Ankara’ya gitmiş.
Sadece gitmişler…
Kırşehir için ne yapmışlar baktığınızda görmektesiniz.
Kırşehir halkı seçilmişlerde bulamadıklarını kendileri yapmaya çalışmışlar.
Bugün şehrimizde şu iktidarın yatırımlarından diyeceğimiz bir PETLAS’ın dışında göstereceğimiz ne var.
Seçildim deyip Ankara’ya gidenler Kırşehir’e ne kazandırdılar varda biz mi görmüyoruz.
Diri gönderdiklerimizi sadece ölünce duymaktayız.
Anadolu’nun kadim şehri ne kadar şehir dense de küçük ilçe gibi kalmış
Yatırım olmayınca hep göç vermiş.
O kadar çok siyasetçi aramızda ebedi hayat göçtüler.
Bunların şehrimize bıraktıkları acılar yok değil.
Demokrasi adına ihtiraslarına yenilen bir başbakanın ve ekibinin şehrimize verdiği zarar. Hala atamadık bu şehrin üzerinde.
Halkına zülüm eden iktidarın kurbanı olmuş ahi şehri.
Şirin şehrin üzerinde Kara leke gibi durmakta.
O kadar iktidarlar geldi geçti vurulan kırmızı mühür kalkmıyor.
Daha sonraki yıllarda Kırşehir kırmızı noktadan çıkmak için seçilmiş hükümetlerin yanında olduğunu göstermek için üç, iki, vekil seçiyor belediye başkanlarını aynı hükümetlerde olsa da yine değişmedi. Kırşehirlilere bıraktığı acı dönemin başbakanın yanına kalmadı hesabı ağır oldu dünyada göçtü.
Kendi gitti fakat bıraktığı acı hala Kırşehir üzerinde duruyor.
Seçilmiş başbakan suçluda Kırşehir’in kaza olmasına sebep olan şehrimizin güzel hatibi bölükbaşının da hiç suçu yok mu?
Kırşehir yatırımlar kazandırmadı şehrin kaza olmasına sebep oldu.
Kırşehir’e dikili bir eseri olmasa da sözleri siyasilere konu oldu.
İnek Menderes
1950li yıllarda DP tek başına iktidardadır.
CHP muhalefete düşmüştür. Osman Bölükbaşı’nın liderliğindeki CKMP de 10-15 milletvekiliyle TBMM’ne girmiştir.
Umulanın ve beklenenin tersine, DP iktidarına karşı CKMP, CHP’ye göre daha sert bir muhalefet yapmaktadır. Sonunda iş, Menderes’in Kırşehir’i ilçe yaparak seçimlerde Osman Bölükbaşı’nı Meclis dışında bırakmasına kadar vardırılır.
CKMP’nin sert muhalefet yaptığı günlerde partinin Lideri Osman Bölükbaşı TBMM genel kurulunda konuşmakta ve DP iktidarı hakkında verip veriştirmektedir.
Osman Bölükbaşı’nın sözlerine sinirlenen ve hükümet sıralarında oturmakta olan Başbakan Adnan Menderes hışımla ayağa kalkar ve kürsüdeki Osman Bölükbaşı’na bağırır;
Sürekli yalan konuşuyorsun be adam. Genel kurulu boşuna meşgul ediyorsun. Derhal in kürsüden!.. Kürsüde konuşmakta olan Osman Bölükbaşı, Adnan Menderes’e doğru döner ve gayet sakin “İnek Menderes!” der ve iner.
Adnan Menderes, daha sonra Osman Bölükbaşı’nın bu “İnek Menderes” sözünü kendisine yapılmış bir hakaret olarak algılar ve hakkında tazminat davası açar.
Osman Bölükbaşı mahkemede kendini şöyle savunur: “Ne münasebet efendim. Ben kimseye hakaret filan etmedim. Sadece ana dilimi kullandım.
Zira ben Türkmen’im. Anadolu’nun bozkırı Kırşehir’den. Bizim oralarda “aşağı ineyim” demezler, inek derler.
Çoğulu “inek”tir.
Ben de kibarlık olsun diye bu “inem” kelimesini “inek” şeklinde kullandım.
“İnek Menderes’ten maksadım, “ineyim Menderes” demektir!..
Bölükbaşının ilimizde dikili bir eseri olmasada bu sözleri kaldı.