Kırşehir…

Anadolu’nun tam kalbinde yer alan, kültürüyle, tarihiyle, insanıyla bir gönül şehri.
Ama ne yazık ki, konumu merkezde olsa da hizmette hep kıyıda kalmış bir şehir…
Yıllar boyu Ankara’ya yüzlerce seçilmiş gönderdik; hepsi Kırşehir için çalışmaya söz verdi.
Bazıları gerçekten elinden geleni yaptı, buna şahidiz.
Ama sonuç?
Devletten beklediğimiz yatırımları bir türlü alamadık.
Hep “yarın” denildi, hep “sırası gelecek” denildi ama o sıra bir türlü bize gelmedi.
Marka olduğumuz birçok alan var belki ama yatırımlarda yine üvey evlat muamelesi görüyoruz.
Adnan Menderes döneminde başbakanın kibir ve egosunda kaza olduk geri kaldık.
Osman Bölükbaşı döneminde yüksek perdeden konuşmalarla siyasi bedeller ödedik.
Kırşehir hep kendi içinde acıların, umutların şehri oldu.
Bugün yine gerideyiz.
Seçimlerin üzerinden neredeyse iki yıl geçti.
İki kıymetli milletvekilimiz var; biri AK Parti’den Necmettin Erkan, diğeri CHP’den Metin İlhan.
İkisini de zaman zaman cenazelerde, düğünlerde, Kırşehir sokaklarında halkın içinde görüyoruz.
Kırşehir’de gördüğümüzde Vekillerle muhabbet ediyoruz, selamlaşıyoruz.
İnsani yönleri, samimiyetleri takdire şayan.
Yakın zamanda AK Parti Milletvekilimiz Necmettin Erkan’la uzun bir sohbet etme fırsatım oldu.
Kırşehir’i konuştuk.
Sorunlarımızı, hayallerimizi, kırgınlıklarımızı…
Dinledim, not aldım, yüreğinden geçenleri anlamaya çalıştım.
Şunu açıkça söylemeliyim:
Samimi, aklıselim ve çözüm odaklı bir bakış açısı vardı karşımdaki insanın.
En çok da şu sözleri zihnime kazındı:
“Bu iş sadece benimle olmaz.
Kırşehir için hep birlikte çalışmalıyız.
Seçilmişiyle, atanmışıyla, iş dünyasıyla, sivil toplumuyla, esnafıyla, basınıyla bir masa etrafında toplanmalıyız.”
Bu cümle bana umut verdi.
Çünkü bu şehir artık yalnızca vaat değil, samimi bir seferberlik istiyor.
Beraber hareket etme iradesi, ortak akıl, ortak yürek istiyor.
Vekilimiz diyor ki:
“Öncelik planı yapmalıyız.
En acil meseleleri belirleyip yol haritamızı oluşturmalıyız.”
Ve çok doğru söylüyor.
Zira artık zaman, neyin ne kadar önemli olduğunu tartışma zamanı değil.
Zaman, el ele verip harekete geçme zamanı.
Zira şehri sadece seçilmişler değil, atanmışlar, STK’lar, esnaf odaları, borsa, ticaret odası hep birlikte ayağa kaldırabilir.
Vekilimizin çağrısı net:
Kırşehir için bir masa etrafında toplanmalıyız.
Ve haklı.
Bu şehir Ahi Evran’ı, Âşık Paşa’yı, Yunus Emre’yi, Şeyh Edebali’yi, Hacı Bektaş’ı bağrında taşıyan bir gönül coğrafyası.
Neşet Ertaş’ın bozkırdan yükselen sesi, Muharrem Usta’nın sazı, Şemsi Yastıman’ın sözü bu şehri bir kültür abide haline getirmiş.
Bu toprakların ruhu var.
Taşında, toprağında, insanının gönlünde o derin anlam saklı.
Ve böylesine anlam yüklü bir şehre hizmet etmek, her şeyden önce bir gönül işidir.
Necmettin Vekil’le yaptığımız bu sohbetin ardından içimde bir umut yeşerdi.
Çünkü her şeyin başı niyettir.
Ve ben o niyeti gördüm gözlerinde…
Dedi ki:
“Ben Kırşehir için seçildim, çalışmak benim asli görevim.”
Bu söz, sadece bir beyan değil; bir sorumluluğun altına atılan imzadır.
Necmettin vekile çok teşekkür ediyorum samimi konuşmalarından ötürü.
Şimdi biz Kırşehirliler olarak ne yapmalıyız?
Artık vekilleri ayrı ayrı değil, bir arada görmek istiyoruz.
Metin İlhan da Necmettin Erkan da bu şehrin evladıdır.
Partiler bir yana, ortak paydamız Kırşehir olmalıdır.
Bizler bu yazıyla, bu çağrıyla diyoruz ki:
Geliniz bir olalım, Beraber düşünelim, Beraber üretelim.
Çünkü şehir dediğin sadece binalardan ibaret değildir.
Şehir, insanın kalbidir.
Kalbi kırık bir şehir geleceğe umutla bakamaz.
O yüzden, Şehrini seven herkesle birlikte, Gönüller bir oldukça,
Aşk ile çalışıldığında bu şehir bir gülistan olur.
Gelin, Kırşehir için taşın altına hep birlikte elimizi koyalım.
Gelin, bu gönül şehrini layık olduğu yere hep birlikte taşıyalım.