“İnsanlar yöneticilerinin dini üzeredir!”
Sözünün vakıada bir karşılığı ve gerçekliği vardır.
Toplum yönetenlere göre yaşıyor.
Toplumları kim yönetiyorsa insanlar ona göre şekil alıyor.
Etrafınıza baktığınızda insanlar iktidarları yöneticileri eleştir.
Yöneticileri, iktidarları ayakta tutan halk değil mi?
Yöneticileri seçen, iktidar den yaşayan toplumlar.
Eleştirende toplumun bir parçası, yukarı nasıl yönetiyorsa aşağısı ona göre yaşıyor.
İyiliğinin, kötülüğünün o toplumu sevk ve idare eden yöneticilerle alakalı değil mi?
Yöneticiler ahlaklı, adil, dürüst, adaletli olduklarında yönetilenlerde ona uymak zorunda.
Ancak böyle bir sisteme destek veren ve rıza gösteren bir toplum da yöneticiler kadar sorumlu ve sorunludur.
Devlet toplumu çürütüyor, o çürümüş toplum dönüp devleti çürütüyor. 
Bugün yaşadığımız tam olarak bu.
Zira zulme rıza da zulümdür.
Bu durumda toplum da layığını bulmuş demektir.
Serzenişlerin, şikâyetlerin artık ahlaki bir dayanağı söz konusu olmaz.
Hikâye buya.
“Bir ülkede halk hükümdara karşı ayaklanır.
Haklıdırlar da.
Ne adalet ne düzen kalmıştır ülkede.
Hükümdar ayaklanan halkı meydandaki büyük bir havuzun etrafında toplar ve bir konuşma yapar:
Eğer isterseniz benden çok kolay bir şekilde kurtulabilirsiniz.
Böyle isyan etmenize hiç gerek yok.
Şimdi ben bu havuzu boşalttıracağım, üzerini de kapattıracağım.
Sizden tek isteğim, bu havuzu süt ile doldurmanız.
Herkes gece yarısından sonra bu havuza tek başına bir kova süt dökecek. Ama herkes.
Kimse kimseyi görmeyecek.
Güneş doğarken hepiniz burada olun.
Havuz süt ile dolduğunda ben tahtı bırakıp gideceğim.
Ertesi gün sabah olur herkes sevinçle havuzun başına toplanır.
Öyle ya artık bu düzenbaz hükümdardan kurtulacaklardır.
Hükümdar da gelir ve üzeri kapalı havuz açılır.
Bir de ne görsünler?
Havuz dolmuştur.
Ama sütten çok su doludur.
Çünkü herkes aynı şeyi düşünmüştür:
Onca sütün içinde benim döktüğüm bir kova suyu kim fark edecek?
Hükümdar, herkes şaşkın biçimde birbirine bakarken konuşmaya başlar:
Gördünüz mü?
Siz ne iseniz, ben de oyum.
Siz düzenbaz olduğunuz için, içinizden kimi seçerseniz seçin, sonuç hiçbir zaman değişmeyecek.
O yüzden ben tahtımda kalıyorum.
Siz de layık olduğunuz sistemin içinde... “
Allah iyi insanlara kötü yöneticiyi musallat etmez, kötü insanlara da iyi yönetici nasip etmez.
Halk neye lâyık halde ise yönetici de ona münasip şekilde gelir.
Bunu böyle bilin, kendinizi iyi yönetime lâyık hâle getirin ki, istediğiniz iyi yönetime kavuşasınız"!
Yozlaşan İslam dünyası dinini de unuttu.
Başkalarının batıl dini inançlarını kendi inancıymış gibi yaşamaya başladı. Biz düzelmedikçe yönetim de düzelmeyecek, Rabbimiz daima lâyık olduğumuz yönetimi nasip edecek; biz değişmedikçe durumumuz değişmeyecek.
Müslüman gibi, adam gibi yaşamayı hak etmediğimizden Allah bize devleti nasip etmiyor.