Çok keyifli bir okuma yapıyorum mutluluk üzerine. Ve olaya felsefi açıdan bakmak (zaten mutluluk felsefi bir değerlendirme yapıp bulunulan durumu kavramak ve bundan haz almak üzerine olduğu için) ayrı bir tat alıyorum.
Frederic Lenoir, “Kendin olma sanatından” ve “Mutluluğu duyumsamak”tan da bahsediyor güzel güzel. Tabii bunları kendiniz üzerinde ölçmek, karşılaştırmak gerekiyor ki bu, okumanıza derinlik ve anlam katmanıza ve kendinize mal etmenize imkan tanıyor.
Herkesin içgüdülerine göre doğasının tatmin edilmesinin peşinde olduğunun altını çiziyor Lenoir, ve ekliyor; “Mutluluk her şeyden önce varlığımızın ihtiyaçlarını ve özlemlerini doyurmaktır. Kendi fıtratının tersine kürek çeken hiç kimse mutlu olamaz.” Bu durumda kendini tanımak gerekliliği azametle karşımıza dikiliyor. “Eğitim ve kültür değerlidir, zira kafamıza limitin/sınırın, yasanın, başkasına saygının zorunlu olduğunu işler. İnsanın sadece kendini tanımayı öğrenmesi değil, aynı zamanda gücünü ve zayıflıklarını tanımayı, kendisinde olabilecek zayıflıkları düzeltmeyi ve daha iyi hale getirmeyi öğrenmesi de esastır; ama kendi derin varlığını yamultmaya ya da ona ket vurmaya kalkışmadan” diyor Lenoir. Katılmamak mümkün mü?
“Aristoteles ve Epikuros ile Zevkler Bahçesinde” başlıklı bölümünün epigramı Aristotales’ten; “Zevk olmadan mutluluk olmaz”. Lenoir’a göre Aristotales’in oğlu için kaleme aldığı “Nikomakhos’a Etik” isimli kitabı mutluluk meselesi üzerine en başarılı eserlerden biridir. Bu kitabı yine Aristo’nun “Magna Moralia” (Büyük Etik) isimli kitabı ile birlikte Bilim Tarihi ve Felsefesi derslerimde öğrencilerime anlattığım için kendimi şanslı buldum. Bu alandaki temel bir yazın demetinin önemli iki kitabına hakim olmak beni sevindirdi. Tabii ki size de öneririm bu eserleri; hiç gözünüz korkmasın.
Aristo’ya göre “Mutluluk, asla bir başka maksatla değil, daima kendisi için aradığımız/peşinden koştuğumuz tek amaçtır. En üstün iyidir.” Goethe ise “En büyük mutluluk şahsiyettir” diyor. Bu iki alıntının ardından Lenoir, “Mutluluğun, hayattan ve dünyadan mümkün olan en zengin hissetmeyle keyif almamıza imkan tanıması için şahsiyetimizi geliştirerek derin doğamıza uygun yaşamaktan ibaret olduğu” çıkarımına varıyor. Nereden gelinip nasıl nereye varıldığı konusuna güzel bir örnek olan bu akıl yürütme çok basit anlamıyla zaten felsefe yapmak değil mi?
Lenoir pek çok alıntı ve yeni verilere varışla sürdürüyor anlatısını. Çok kıymetli düşünürlerin fikirleri, bunların karşılaştırılmaları, bir araya getirilip yeni çıkarımlara varış kitabın tüm bölümlerinde sürüyor. Ana tema; “İnsanın kendisi ve dünya hakkındaki bakış açısının değişmesinin mümkün olması ve içsel dünyamızın da dönüştürülebileceği” ne dayanıyor. Bu kitap için birkaç yazı daha yazmak, pek çok alıntı daha yapmak mümkün. Fakat size de keşfedecek, heyecanlanacak, üzerinde düşünecek şeyler bırakmazsam ayıp olur. Evet, bu kitabı ne yapı yapın en kısa zamanda okuma planınızın üst kısımlarına ekleyin. Herkese mutluluklar dilerim.