Seçimler bitse de sözleri bitmiyor.
Seçimler öncesi aday adayı olup, sıraya konmayıp, kenarda duranlar.
Sözde Sevdiğini, gönül verdiğini söylediği partisinde hayıflananlar.
Aslında bunlar parti gönüllüsü falan değiller.
Seçim zamanları ortaya çıkıp bende varım partiliyim diyenler.
Seçimde seçime aday dayı olanlar.
Bunlar ne kadar adayım dese de ilde karşılığı var mı?
Genel merkezlerde adamı var mı?
Dostlar alış verişte görsün deyip bir yerlerde yer kapma adayları bunlar
Aday gösterilmesem de bir yerlerde olurum diyenler aday olup geride kalanlar.
Geçen gün bunlardan birisiyle karşılaşıp uzun sohbetimizde.
“adaylık benim hakkımdı yediler”, ya da “aslında başkan ben olacaktım ama önümü kestiler ”gibi.
Veya “ben bu partiye emek vermişim, gece gündüz demeden halkla iç içe olmuşum, çarşı, Pazar gezmişim, ben aday olmayacağım da kim olacak” diye, bir şeylerin
hakkı olduğunu iddia edenler çok olur, siyasi alanlarda.
Bu yüzden de her seçim öncesi küsen de, kırılan da, bırakıp başka partilere
giden de çok oluyor.
Hatta tam karşıtı düşünceleri savunan partilere geçip, nispet yapmak ya da intikam almak isteyenlere de sık rastlarız.
Tatbiki bunların hepsi kişisel hırs ve egoların öne çıkmasından kaynaklanır.
İki, üç dönem il ve belediye meclisi üyeliği yapanlar bazen o sıfata öyle alışır
ki, bırakın kartvizitlerine, neredeyse nüfus cüzdanlarına ‘meclis üyesi’
yazdırmak gelir içlerinden.
Ya da makam koltuğuyla öylesine haşır neşir olup, ölene kadar ayrılmak istemeyen seçilmiş vekilleri ve belediye başkanları çıkar ki karşımıza, bir “koltuğumla gömün beni” demedikleri kalır.
Aslında bunları koltuklarıyla gömseler bence daha iyi olur derim.
Gittikleri yere belki koltuklular ataşe dediklerinde altında koltuğuyla giderler.
Bunlar her seçimde görmeye alıştığımız yüzler.
Seçim sesini duymasınlar, çantaları elinde, Kırşehir yolunda olurlar.
Bunlar hiç doymazlar yeter artık demezler.
O koltukta ne var seçmen bilmez.
Seçilende hiç inmez.
Bu arada geçen gün bir olaya tanık oldum, çok tuhafıma gitti..
Bir devlet dairesinde gördüğüm biri, çözümlenmesini istediği özel bir sorununu
müdür beye anlatırken, araya “ben meclis üyesiyim ”cümlesini
sıkıştırdı.
Şunu demek istiyor bak ben iktidarın adamıyım benim işlerimi yap der gibi.
Kurum müdürü zaten vatandaşların haklı olduğu işleri yapmak için orada o makamdalar.
Haksız işleriniz için siyasi partinizi araya koymanıza gerek yok.
Sen iktidarın adamısın da bu kurumda çalışan atanmış müdür kimin adamı oluyor.
Bu ülküde bu olaylar sık rastlanıyor.
Siyasetçi kurumlar üstü olmamalı.
Ne olursa olsun haksız işlerine siyasi gücünü kullanmamalı.
Bu yüzdendir ki her makam için, her görev için, her koltuk için doğru kişiyi seçmek çok önemlidir.
Haktan, ahlaktan, hukuksuzluktan, adaletten uzak sistemlerin sonu hep menfaat ve çıkra dayanıklı olmakta.