çocuklarımızın fiziki koşuldaki iyiliklerinden çok, ruhsal olarak iyi olmalarını, psikolojik gelişimlerini destekleyelim.
Bir çocuğun ilk 6 yılı gelişimi için en önemli dönemdir. Beyin gelişiminin %80 i bu yıllarda oluşur. Bu dönemde gelişim en üst seviyeye çıkar.
Bu sebeple bu yıllara altın yıllar denir.
Çocuk Çevre de gördüğünü, çevrenin verdiği bilgiyi alacaktır. Çevreden aldığı uyaranlar ne kadar verimli olursa ya da ilk 6 yılda çevre ne kadar ne verirse beyin onu alır. Bu sebeple çocuğun bulunduğu çevre çok önemlidir.
Büyüyünce öğrenir, çocuk yorulur, çocuk ne anlar gibi düşünceler çocuğun gelişmesine büyük engeldir.
Bu yaşlardaki çocuklar çizgi filmlerle, dört duvarın içinde ekrana bakarak büyümek yerine,
Çocukların içinde, yeri geldiğinde tartışarak yeri geldiğinde oynayarak; arkadaş olmayı, sorumluluk almayı, kalabalık içinde kendini ifade etmeyi öğrenerek, geleceğin temelleri atarak, yaparak yaşayarak öğrenmeyi keşfetmelidir.
Bu kritik yıllarda, çok öğrensin diye çocukları sürekli farklı farklı alanlara yöneltmek çocuğu olumsuz etkiler. Buna çok dikkat etmek gerekli. Çocuklarda bir işi tamamlayamama, konsantrasyon eksikliği, duygusal açlık gibi durumlara da kapı açabilir.
Ölçülü ve tutarlı olarak çocuklara hazırlanmış çevre sunmalıyız.
Altın yıllar, bir çocuğun geleceğini inşa eder, bu yıllarda sunacağınız çevre ve koşullar bir ömür hayatına zemin olacaktır.
Sevgili anne babalar,
çocuklarımızın fiziki koşuldaki iyiliklerinden çok, ruhsal olarak iyi olmalarını, psikolojik gelişimlerini destekleyelim.
“Bugün ne yedi” diye sormak yerine, “bugün ne okudu, ne konuştu ne anlattı” üzerine düşünelim.
Arkadaşıyla tartıştığında üzülmek yerine, kendini anlatabildiğine, sorununu söyleyebildiğine sevinelim.
Kalabalıktan korkmak yerine, toplum içinde kendini bulmasını sağlayalım.
Altın çağ, doğru zamanda doğru uyarını verdiğinizde kıymetlidir.
Unutmayalım..