Beraber olduğunuz birlikte çay, kahve içtiğiniz sohbet etiğiniz, dost bildiklerinizde görmektesiniz.
Bu yalaklığın okulu mektebi falan yok sanırım okulluda mektebinde insanın kendi karakteri.
Herkesin yapabileceği öğrenebileceği bir şey de değildir.
Çünkü yalakalığın öğretmeni de yoktur.
Bu sanat sahibinin ar damarı çatlak, karakterde bozuktur.
İnsan kendini unutunca ortaya yalakalık karakteri çıkarmış.
Kendilerinden üst birilerini gördüklerinde seçilmiş vekilleri, gerek amirler yahut devletin üst kademesinde görevli kişiler karşısında ceket düğmesini ilikleyip, eğilerek iki büklüm oluyorlarsa, yani görünüşte herkesle dostsalar bu kişiler de yalakalar sınıfındandır.
Eğer cebiniz dolu, mevkiinizde iyiyse yalakaların çeşitlerini tanıyabilirsiniz.
Hangi çeşitlerini mi?
Siyasi yalakaları, ihale yalakaları, makam yalakaları, koltuk yalakaları, terfi yalakaları, patron yalakaları, zengin yalakaları bunları çoğalta biliriz.
Neden yalakalık yapar insan?
Yaptığı yalakalığın karşılığında neler bekler?
Yalakalık yapan insan yaptığı yalakalığın karşılığında daima bir beklenti içerisinde olur.
Örnek olarak görevinde yükselerek şef, amir ve müdür olmak veya maaşında artış bekler.
Kısaca kendi kendisine gelin ve damat olur.
Yalakaların sırtı hiçbir zaman yere gelmez.
Yalakalık kişiyi basamakların en yükseğinde tutar.
İnsanlığın var oluşundan beri müşterisi vardır yalakalığın.
Altın gibidir.
Lüks ambalajlı hediye paketi gibidir, alıcısını sevindirir.
Ama yine de Allah kimseyi bu sanat erbabının yanına düşürmesin.
İnsanlarımızın çok az bir bölümü ne kadar dürüst ve doğal olursa olsun toplumumuzda oldukça rağbet gören ve pirim yapan insan tipleri ne yazık ki yine bu yalaka insanlardır.
Bakın etrafınızdaki seçilmişlere, devlet dairelerine, özel sektörlere, işini en iyi yürüten onlar, köşe başlarını tutmasalar bile tutanlara en yakın olanlar onlar, her dönemde rüzgârın estiği, güneşin açtığı yönden hiç taviz vermeden ayrılmayan ve yıldızları hiç sönmeyenler onlardır.
Kısaca işlerini bilip yürütenler hep onlardır.
Tıkamışlar bu yalaka takımı dürüst, işi bilen, çalışkan ve hak eden insanların önünü.
Öyle bir dönemden geçiyoruz ki anlatamam ne yazık ki bunun tersi bir yapıda ahlak ve karakter olarak düzgün olan insanların hiç değeri yok bu sistemde.
İşini dürüst yapan, kimseye eyvallah etmeyen, ona buna yağ çekmeyen, haysiyetinden, şerefinden, ilkelerinden, prensiplerinden taviz vermeyen onurlu ve gururlu insanlar ağızlarında kuş tutsalar bile esameleri dahi okunmuyor.
Siyasetin içinde öyle, İş dünyasında öyle, bürokraside öyle, basınımızda öyle.
İlle birilerine yağ çekip yalakalık yapacaksınız.
El, etek öpeceksiniz, en erdemli yaşam tarzlarınızdan taviz vereceksiniz ve makam sahibi olacaksınız, işinizi yürüteceksiniz.
Peki, nerede din, iman, onurlu, erdemli yaşam, nerede haysiyet, şeref ve ahlak.
Maalesef kalmadı hepsi isteğinin yerine gelmesi uğruna, makam uğruna uçtu veya yandı bitti kül oldu.
Dünyalıklar uğruna ne din ne iman ne ahlak kaldı.