SÖZÜN KIYMETİ VE SİYASETİN ZEHRİ

Hz. Mevlana der ki: “Susan edebinden susar, edepsiz ben susturdum sanır.”

Ancak ne yazık ki, bazı sözler söylenirken ne edep ne de ahlak gözetiliyor. CHP Kırşehir İl Başkanı Şeref Baran Genç’in, CHP il binası önünde yaptığı konuşmada AK Parti'yi hedef alarak sarf ettiği “Bu ahlaksızlar, bu reziller” sözlerinin ardından daha da ileri giderek, “Ama artık bunların cami duvarına pisleyen köpek misali ecelleri gelmiştir” ifadelerini kullanması, haklı tepkilere yol açmaya devam ediyor.
Oysaki söz, sahibinin aynasıdır.
Kendi kalbinin ve zihninin nasıl bir dünyada yaşadığını, hangi duygularla hareket ettiğini gözler önüne serer.
Bir siyasetçinin sözleri, toplumun ruhuna dokunmalı, birleştirici olmalı, kötü sözle, hakaretle, nefretle kirlenmemelidir.
Ama görüyoruz ki, bazıları dilini kin ve nefretle zehirleyerek konuşmayı meziyet sanıyor.
“Köpeklerin Dudakları Değdi Diye Deniz Kirlenmez”
Bizler, bu topraklarda asırlardır bir arada yaşamanın, birlikte yürek atmış olmanın bilinciyle hareket etmek zorundayız.
Toplumu ayrıştıracak, nefret tohumları ekecek sözlerden kaçınmalıyız. Çünkü “Köpeklerin dudakları değdi diye deniz kirlenmez.”
Bizim ahlakımız, sözümüz ve duruşumuz belli olmalı.
Söylenen sözler, bazen bıraktığı izlerle hafızalardan silinmez.
Siyaset, fikirleri yarıştırma ve hizmet etme alanı olmalıyken, nefret dili ile bir kavgaya dönüşmemelidir.
Şeref Baran Genç’in sözleri, siyasi rekabetin dozasını aşıp, çok tehlikeli bir noktaya varıyor.
Bu tarz hakaret ve tehdit dili, demokratik siyaseti zehirler, kutuplaşmayı arttırır ve toplumun huzurunu bozar.
Sözün Gücünü Anlamak
Sözün gücünü anlamayanlar, konuşmanın etkisini de bilmezler.
“Ya hayır konuşu ya da sus” prensibiyle hareket edebilmek, siyasetin ve toplumun kalitesini yüceltir.
Dili, sadece hakaret için kullananlar ise aslında en büyük zararlı kendilerine verirler.
Kardeş olarak yaşamayı unutuyoruz.
Uçmayı öğrendik, yüzmeyi öğrendik, teknolojiyi öğrendik ama barış içinde yaşamayı unutuyoruz.
Dilin kemiği yoktur ama kemiği kırar.
Siyaset, sözleri zehire bulama yeri değildir.
Söz, bazen susmaktır.
Bazen, en güzel söz hiç söylenmeyendir.
Ama bazen de öyle bir söz söylemelidir ki, yıldızlar kadar kalıcı olsun, şeffaf ve aydınlatıcı olsun.
Toplumu bölen, ayrıştıran, nefreti körükleyen sözler, er ya da geç söyleyenin kendisini vurur.
O nedenle siyaset çıkmaz bir sokak haline gelmeden, herkes sözlerine dikkat etmelidir.
Daha temiz, daha doğru bir siyaset dili inşa etmek elimizde.
Bunu başarabildiğimiz gün, gerçekten büyük bir kazanç elde edeceğiz.