SİYASET BİR MESLEK DEĞİLDİR

Hani bilirsiniz çok bilindik bir tartışma konusu vardır:

Sanat sanat için mi, sanat toplum için mi?
Aynı şeyi siyaset ve siyasetçiler için de söylemek mümkün.
Siyasetçi halk için mi, siyasetçi kendi çıkarları için mi?
Seçilirler.
Batı demokrasilerinde siyasetçi halk için, bizdeki mevcut demokrasilerde siyaset kendi için.
Bazı siyasetçiler vardır ki, bütün siyasi enerjilerini yerlerini korumak için yaparlar.
Her seçimde ben varım diye çanta ellerinde gelirler, bunlar aslında siyaseti meslek edinmişler.
Yıllarca siyaset sahnesindedirler, ancak hiçbir kimseye ve topluma bir faydaları yoktur.
Bir zamanlar Kırşehir’in siyasetçilerinden isimi önemli değil.
Aslında hepsi birbirine benziyor.
“Kırşehir için ne yaptınız” diye bir soru sorulur.
Cevap ne kadar manidar.
“kimse benden Kırşehir için bir şey istemedi ki.
Her gelen iş, aş istedi.
Tayin istedi.
Şu kişiyi sürün.
Bunu alın.
Gibi isteklerde bulundular” der.
Gelenler sizlerden bunları istedi de sizler hizmet getirdiniz de kabul mu etmediler.
Seçilmişlerinde işlerine geldi.
Bugün de aynısı olmuyor mu?
Seçilmişlerde aynı tavır ben ne dersem o olur denmiyor mu?
Seçilen daha doğrusu genel merkezlerce atanmışların dediği olmuyor mu?
Bu müdür alınsın alınıyor.
Liyakat gözetilmiyor.
Falan gelsin geliyor.
Gelende gideni aratmıyor mu?
Alışana kadar oda gidiyor.
Yirmi iki, yıldır üstelik tek başına iktidar olan bir siyasi partinin kadroları elbette yıpranacak; bunda, taze kana ihtiyaç olmasından daha doğal ne olabilir?
Hem siyaset bir meslek değildir; bir hizmet aracıdır.
Bizde ise, meslek olarak anlaşıldığından, ömür boyu yapılması arzulanır.
Seçilmeye görsün.
Bu da hem kişiye hem partisine ve hepsinden önemlisi şehrimize zarar verdi ve veriyor.
Unutulmasın ki kimse vazgeçilmez değildir; nitekim insan, her gün bal bile yese bıkar!
Doğanın kuralıdır: Hemen her şeyde olduğu gibi, siyasette de eski kadrolar yaşlanır, yorulur ve yıpranır; bunların yerine gençler, daha dinamik kadrolar gelir.
Tük siyasi parlamentosunda bana müsaade diyen bir siyasetçi var mı?
Ne zaman ölüm alıyor o zaman yerleri boşalıyor.
Yoksa tapulu malları gibi sahipleniyorlar.
Kanun koyanlar buna neden bir kanun maddesi eklemiyorlar.
Ak parti geldiğinde ne demişti altmış beş yaş üstü ve üç dönem demişlerdi unuttular mı?
Unutmadılar üç dönemin bu kadar hızlı ve yaşlanacaklarını unutmuşlardı.
Altmış beş üzeri o kadar çok seçilmiş var ki.
Yoruldum artık demeyenler.
Her seçimde adayım diyenler.
Bir türlü doymak nedir bilmeyenler.
Yeter artık deyip bir kenarda durmayanlar.
Allah ömür verirse bir dahaki seçimde olacağım diyenler.
Ölüm gelmeyecekmiş gibi siyaseti meslek edinenler var oldukça hizmet beklemeyiniz.