PARMAĞI OLAN TIKLIYOR

Eskiden ağzı olan konuşuyordu.
Şimdi parmağı olan yazıyor.
Son yıllarda sosyal medyanın bu denli popüler olması ve sağladığı hızlı erişim, herkesi yorumcu yaptı.
Ancak bunun suyu öyle bir çıktı ki; artık parmağı olan yazmaya başladı.
Sosyal medyada o kadar çok bilgi kirliliği görüyoruz ki, hangisi doğru, hangisi yalan ayıramıyoruz.
Dedik ya; parmağı olan yazıyor.
İnternet sosyal paylaşım sitelerinde.
Bakıyorsunuz yorum yazanlara.
Ve bazen öyle bir noktaya geliyor ki, taşıdığımız değerlere bile küfretmeye başlıyorlar.
Bunu hiç farkında olmadan yapıyorlar belki.
Taşıdığımız kaygılar, yetiştiğimiz çevre, içinde bulunduğumuz ruh hali bizleri o kadar farklı bir dünyanın içine hapsediyor ki, adeta içinde yaşadığımız dünyayı gerçek zannederek.
Aşağılayarak, rencide ederek, eleştiri yapıp, yorumlarda bulunmak ahlaki değildir.
İnsan kendi düşüncesini ifade ederken ille de çamur mu atmalıdır?
Daha yüz yüze gelmeden sosyal medya da yaptığı kırıcı bir yorumdan dolayı kırk yıllık dostlarıyla bir anda bağlarını koparan onlarca insan tanıdım. 
Buranın düşüncelerin ifade edildiği ancak bir savaş alanı olmadığını unutmamak gerek.
Bazen öyle ithamlarla karşılaşıyor ki insan yutkunuyor, cevap vermek istiyor ancak o seviyeye düşmemek için susuyor.
Mizahla birlikte gerçeği yansıtan yaygın bir söz var.
 "Dilini eşek arısı soksun"
Şimdi değiştirmeliyiz “parmaklarını eşek arısı soksun” demeliyiz.
İçimizden bunu söyleyip duruyoruz.
Eskiden kötü söz kullanan çocuklara anneleri:
 "O sözü bir daha duyarsam ağzına biber sürerim" derlerdi.
Şimdi “parmaklarına biber sürerim” denmeli.
Kendimize yakın hissedip nazımız geçen kişilere bunu söylüyoruz. 
Öyleleri var ki dillerini eşek arısı da soksa, ağızlarına biber de sürseniz parmaklarını da kırsanız vazgeçmiyorlar.
Eskiler bir kere konuşmak için bin düşünmek gerek derlerdi.
Şimdi bir yorum yapmak veya birkaç satır yazmak için bir kere bile düşünmeyenleri görünce üzülüyor insan.
Yani "ille edep ille edep" demişler.
Edebin olmadığı yerde düşünce de yoktur.
Yazı yoktur.
Hatta insan da yoktur...
"Üslubu beyan aynıyla insan" Yani insanın üslubu ne ise kendisi de odur.
Kıyafetinizi tozdan çamurdan lekeden koruyup sahip çıktığınız kadar dilinize de parmaklarınıza da sahip çıkmak zorundasınız.
Ağızdan çıkan söz klavyede yazdığınız yorum yayından çıkan ok gibidir.
Atılınca gönder denince bir daha geri dönmüyor.
Konuşalım tartışalım eleştirelim yorum yapalım...
Fakat her şeyin bir edep ölçüsü var.
Mutlaka ona dikkat edelim.
Hele de bugünlerde...
Konuşmamız gereken yerde susmak, susmamız gereken yerde konuşmak, bizim başımıza gelenlerin en büyük sebebi.
Konuşmamız gereken yerde susmuyoruz, susmamız gereken yerde konuşuyoruz.
Konuşma öyle bir konuşma ki, normal vakitte söylemekten imtina ettiğimiz kelimeleri ardı ardına sıralıyor, sözün nereye varacağını hiçbir zaman kestiremiyoruz.
Ne diyelim yorum yapacağız, konuşacağız da önemli olan kırmadan, yıkmadan, dağıtmadan doğru yorumları yazacağız.