KIRŞEHİR: TÜKETİM ŞEHRİ Mİ, ÜRETİM ŞEHRİ Mİ?

Kırşehir, son yıllarda kendine özgü bir dönüşüm yaşıyor.


Bu dönüşüm, şehirde açılan kafeler, lokantalar, pastaneler ve kahvehanelerle gözle görülür bir hale geliyor.
Son yıllarda, Kırşehir’in çevre mahallelerinde sayısız lokantanın, kebapçının, pidecinin ve kafeteryanın açılması dikkat çekiyor.
Bu tür işletmeler, şehre bir canlılık katıyor gibi görünse de, temelde bir soru işareti oluşturuyor!
Bir şehirde sanayi olmadan, üretim yapılmadan sadece tüketim mekânlarının artması doğru mu?
Ne yazık ki, bu tür işletmelerin çoğunluğu tüketimi beslerken, istihdam yaratma ve ekonomik büyüme açısından pek bir katkı sağlamıyor.
Bu işletmeler, bir nevi ‘yatırım’ olarak görülse de aslında sadece mevcut sermayenin döngüsünü artıran mekânlar olarak kalıyorlar.
Bir şehirde sanayi yatırımları ve üretim tesisleri olmadan, sadece tüketim merkezlerinin açılması, ekonomik dengenin bozulmasına ve sürdürülebilir kalkınmanın zorlaşmasına neden olabilir.
İstihdamın Olmadığı Bir Şehirde Tüketi;
Nasıl İzah Edilir?
Kırşehir, sanayi yatırımlarından uzak kalmış bir şehir olarak, istihdam yaratma konusunda ciddi zorluklar yaşıyor.
Fabrikaların, üretim tesislerinin gelmediği bir şehirde, açılan tüketim merkezleri de çoğunlukla hizmet sektöründen gelen iş gücünü besliyor. Ancak, hizmet sektörü, özellikle küçük işletmelerde, çalışanlar için sürdürülebilir bir gelir kaynağı sağlayamıyor.
Tüketim, bir anlamda bireysel gelirleri artırmadığı sürece, ekonomik büyümeyi de sürdürebilir kılmıyor.
Çalışma ve üretim alanlarının yetersizliği, Kırşehir’in halkını tüketim ekonomisine yönlendiren bir durumu doğurmuş gibi görünüyor.
İnsanlar, çalışma ve üretim alanı bulamadıklarında, kolayca ulaşılabilen tüketim odaklı mekânlara yöneliyor.
Üretim olmadan sadece tüketim merkezlerinin artması, Kırşehir için bir başka tehlikeyi de beraberinde getiriyor: şehrin ekonomik yapısının dengesizleşmesi.
Tüketim, her ne kadar yaşam kalitesini artıran ve ekonomik canlılık sağlayan bir unsur gibi görünse de, temelde üretim ve sanayiye dayanmayan bir ekonominin sürdürülebilirliği pek mümkün değildir. Kırşehir’in insanları harcamayı seviyor, fakat bu harcamaların karşısında onlara bir üretim alanı ve istihdam sunulmadığı sürece bu harcamaların geleceği belirsizdir.
Evet, Kırşehir’deki tüketim odaklı mekânlar şehre bir hareketlilik getiriyor. Fakat bu mekânların sürdürülebilirliği, şehrin üretim ve sanayi kapasitesine bağlıdır.
Eğer şehir sadece tüketim merkezleriyle büyümeye devam ederse, uzun vadede bu mekânlar da hızla cazibesini kaybedebilir.
Şehirdeki işsizlik oranı artacak, ekonomik eşitsizlikler derinleşecektir.
Kırşehir’in geleceği, tüketimin artmasıyla değil, üretimin artmasıyla şekillenecektir.
Tüketim merkezleri, kısa vadede yerel ekonomiyi canlandırabilirken, sürdürülebilir bir kalkınma için sanayi ve üretim yatırımlarına ihtiyaç duyulmaktadır.
Eğer Kırşehir, üretim ve istihdam alanlarına yatırım yapmayı başarabilirse, bu şehirde açılan kafeler ve pastaneler sadece şehrin kültürel zenginliğini artırmakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik büyümeye de katkı sağlar. Şehirdeki sanayi alanlarına yapılan yatırımlar, işsizlik oranlarını düşürür, halkın gelir seviyesini artırır ve şehri ekonomik olarak daha güçlü bir konuma taşır.
Kırşehir, sadece tüketimle değil, üretimle de kalkınmalıdır.
Şehri ileriye taşıyacak olan, üretim odaklı yatırımlar ve istihdam alanlarının artırılmasıdır.