Bizi en çok bizden gibi görünenler vurdu. Tıpkı 15 Temmuz 2016 gecesinde olduğu gibi. Ne oldu 15 Temmuz'da, ne gördük ki? Hatırlayalım mı?
Gecenin ilk yarısında tanklar önce İstanbul boğazını tek taraflı kapattı, sonra köprü tamamen kapatıldı. Saat 00:14'te TRT ekranlarında son dakika gelişmesi.
Spikerin “Bu metnin tüm Türkiye Cumhuriyeti kanallarında yayınlanması, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir emridir.” diye başlayan konuşması “Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesinden hareketle, vatanın bölünmez bütünlüğünü, milletin ve devletin bekasını devam ettirmek…” şeklinde ilerliyor ancak “Tüm yurtta sıkıyönetim ilan edilmiştir. İkinci bir duyuruya kadar sokağa çıkma yasağı uygulanacaktır. Hiçbir vatandaşımızın düzeninin bozulmasına müsaade edilmeyecek, kamu düzeninin bozulmasına fırsat verilmeyecektir.” diye sona eriyordu. Vatanın bölünmezliği diyor ama vatanı bölmeye geliyordu şanlı Türk askerinin üniformasına bürünüp milleti yok sayan acizler. Milletin askerini kendi milletini vursun diye zorladı o gece hainler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Sokaklara çıkın!” çağrısıyla ülke genelinde sokaklar insan seli oldu. Gece boyunca okunan salalar, Türk milletini bir araya getirdi.
Türk milletini terör ve dış muharebelere karşı korusun diye kullanılması gereken tanklar, silahlar, uçaklar, kendi milletini vursun diye harekete geçti o gece.
Çocuklarıyla birlikte sokaklara inen anne babalar, bizden gibi görünen ama kirli planları ortaya çıkan hainlere geçit vermedi. Planları suya düşen ve aziz Türk milletinin imanından aldığı gücü ve direnişi kıramayan vatan hainleri, kötü emellerine ulaşamamış ancak ortalığı kan gölüne çevirmişlerdi.
Karargahı almaya gelenlere karşı dimdik duran Ömer Halis Demir'e 30 kurşun sıkılmıştı. Milletini bir araya toplamak için sala okuyan imam camide şehit edilmiş, vatanın öz evkatları ise “İnsan bir kere ölür, o da şerefli olsun!” diyerek yollara çıkmıştı. O gece ezanı dindirtmeyip bayrağı indirtmeyen 251 şehidimizi karşıladı Allah Resulü (sav) cennette. Şeref yoksunları topraklarımızı kirletmesin diye kanları ile yıkadı 251 şehit o gece İstanbul ve Ankara sokaklarını. Saraçhane Meydanında binler toplandı. Köprüde üzerlerine helikopterden kurşun sıkılan Türk milleti, şehadet yarışına girdi, o bayrak yere düşmedi.
O gece evlatlar vardı, neden millete silah doğrulttuğunu bilmeden “Tatbikat için getirdiler!” diyen ama hiçbir şeyden haberi olmayan. “Abi şimdi vurma bana, annem görür. Üzülmesin. Kamera nerede çekmezse orada vurursun.” diyen. Evlatlar vardı “Anne hakkını helal et. Ben vatanı muhafazaya gidiyorum.” diye çıkıp, korumak için gittiği bayrağa sarılı naaşı dönen. Anneler vardı “Neden hiçbirimiz şehadete erme şerefine nail olamadık?” diye kendini sorgulayan.
Yüzbinler vardı o gece, bizden gibi görünüp hain olanlara karşı dimdik duran. Kolunu, bacağını kaybettiği halde “Vatana feda olsun.” diye gururla haykıran.
O gece ne oldu biliyor musunuz?
Milletin tanklarını, silahlarını, uçaklarını, millete doğrultup vatanı bölmek isteyen, Milletin Meclisini bombalatıp, üzerine tanklar süren, toprağını, bayrağını, ezanını peşkeş çekenlere inat, şerefiyle şehit olan, dimdik duran, bu vatanda bir daha darbe yapılamayacağını gösteren, özünden ayrılmayan, izzet sahibi Türk milleti vardı.
Hainler anladılar, bu millet toprağını kimselere yar etmez. Canını verir ama cananı olan bayrağı indirtmez.
O kanlı gecede şehadet şerbetini içen şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize sıhhat, ailelerine sabırlar dilerim.
Allah bu millete bir daha hainliklerle dolu kanlı bir geceyi yaşatmasın.