Bazen unutmak için geçmişi, bazen kötü anları, yüreğimizi bir kor gibi yakan yaşanmışlıkların ve bizim için artık hiçbir anlamı olmayan şeyleri hayatımızdan sonsuza dek silip atmak isteriz…
Bazen de siz seversiniz, o sevmez, siz hatırlarsınız o hiç hatırlamaz…
Bazen kaybolmak isteriz kalabalıklar arasında, bazen de fark edilmek…
Hep bir ikilem içinde oluruz.
Dönmek ya da kalmak, gitmek ya da gelmek...
Genelde de bu hep böyle olmuştur. Çünkü zaman her şeyi siliyor ve hayat su gibi akıp gidiyor işin en kötü tarafı da bu zaten...
Bazen tek başına biner gidersin arabanla uzaklara çok uzaklara, şehrin en ücra köşesine, en uzak tepesine Kırşehir’in Kervansaray Dağlarına, ya da Meytaş’a….
Bağırmak istersin avazın çıktığı kadar, anlamsızca…
Nasıl olsa kimseler duymaz kendinden başka bağırtını.
Bazen de susmak istersin, sadece susmak ve dinlemek...
Şehri, havayı, sessizliği ve kendini dinlemek istersin.
Genelde hiç kimse kendi kendine konuşanlardan hoşlanmaz tıpkı kendi kendini dinleyen gibi.
Düşünsenize Kırşehir’de yolda yürürken kendi kendine konuşan birini gördüğümüzde ne der veya ne düşünürüz? Memleketi deliler sardı derler…
Peki ya kendisiyle hiç konuşmayana ne denir?
Hiç kendini dinlemeyen, kendisi ile konuşmayan, konuşamayan, kendini tartmayan, doğrusunu-yanlışını yüreğinin adalet terazisine koyup hüküm vermeyene? Akıllı diyorlar!..
Oysa insan bazen akılsız olmalı!..
İnsanın ara sıra yaptığı ya da yapmadığı şeyleri anlaması için kendi sesinden duymak ister bütün olup bitenleri.
Seni dinleyecek biri olsa da, anlayacak biri olmayacağını düşündüğün için kendini kendine anlatır içini dökersin…
Kim bilir belki de sabahlara kadar oturup dertleşmek istediğin biri olmadığı için yaparsın bunu...
Bazen unutmak istersin bir şeyleri, sil baştan yaşamak için..
Hayata reset atmayı denersin tıpkı beynine atmak istediğin gibi…
Ne kadar yararı olacaksa…
Aslında ne yaşananları değiştirebilir ne de silebilirsin geçmişi…
Olan olmuş yaşanan yaşanmıştır.. Sen ne kadar istemesen de geçmişi silmeye kimsenin gücü yetmez. Sadece hatalarından ders alıp bir daha aynı hatayı yapmamak için önlem almaya çalışırsın başka da bir çıkar yol yoktur…
Önemli olan bu hatalardan hayat boyu ders almaktır…
Yeni bir hayata başlamak ne kadar zor olsa da…
Bir yerlerden başlamalıdır bazı şeylere insan…
Hayatın kıyısında olsan bile, ne olursa olsun gülümsemelisin hayata, her şeye, herkese inat..
Mutlu olmanın bir yolu da sevmek ve sevilmekse eğer; diğer yolu da hayata gülümseyerek bakmaktır. Unutmamalı ki sevgiyi gerçekten hak edene vermek gerekir, yoksa ölene dek kendinle bu konuşmaları çokça yaparsın.
Bazen başını alıp gidebilecek kadar güçlü ve cesur,bazen de kalıp her şeye göz yumacak kadar yürekli olabilmeliymiş insan…
Sevmek; hayal kurmak kadar kolay gelir insana…Asıl önemli ve zor olan unutmaktır, ama bu kurduğun hayallerin gerçekleşmesi kadar zordur…Unutulup ta vazgeçilen çok insan vardır yaşantımızda…
Hiç kimse vazgeçilmez değildir… Zamanla her şey unutuluyor... Yaşanan günler bir de bakmışsın ki sanki hiç yaşanmamıştır.
Şair ne de güzel demiş “Unutulmaz denen hatıralar bile bir gün gelir unutulur…”
Unutulmamak dileği ile..