Her canlı gibi anamda bu dünyada göçeli dört yıl oldu.
İnsanoğlu yaşarken Allah’a dayalı ömür ve hayırlı evlatlar ve nesiller bırakmak.
Bizlerde anaya hayırlı Allah’ın razı olduğu bir evlat oduysak ne mutlu.
Köyümüzde evlerimiz modern olmasa da taştan duvarı topraktan damımız vardı.
Önünde avlusu, ahırı, samanlığı, kümesi olurdu.
Bugünkü gibi çok katlı binalarımız çokça odalarımız yoktu.
Yaşantımızda hiç teknoloji yoktu ama biz çok mutluyduk.
Bütün bir aile bir arada aynı yatakta avuçlu başuçlu yatar aynı kapta tahta kaşıkla yer sofrasında yufka ekmeğimizle yerdik.
Aynı testide su tasıyla su içerdik.
Çay bilmezdik, tarhana çorbası, bulgur pilavı yerdik.
Kardeşlerim ben ise topraktan yapılı taşlı evde dünyaya geldik.
O yıllar zorlu yıllar olsa da ailece daha mutluyduk.
İyi, güzel hep bir arada mutlu bir yaşantımız vardı.
Analar o yaşta zorluk yıllarında çok çileli yaşadılar.
Güneşle başlayan hayatı günün sonuyla tamamlarlardı.
Hiç durmadan çalışan kadın emekçilerdi.
Kaynana, kayın baba, görümce, gelin, kayın, çoluk çocuk hep bir arada yaşanırdı.
Köyde bütün çocuklar ‘’ANA’’ derdi.
Bugün anne kelimesini bilmezdik.
Ana kelimesi, tıpkı üstünde yaşadığımız kadim toprakların da adı olan ‘’Anadolu’’ gibi daha sıcak ve içten gelirdi.
Onu, kutsal bir varlık gibi görür ve’’ Ana, Anam, Anacığım ‘’derdik.
Bizde hakkı çoktur.
Yemedi yedirdi, içmedi içirdi, giymedi giydirdi.
Uyumda bizleri uyuttu ağladığımızda süt verdi.
Başımızda oturdu hasta olduğumuzda bize hekim, hemşire oldu dizinde ninni söyleyip uyuttu.
Beşikte sallayıp büyüttü.
Babam gurbetçiydi Almanya da yılda bir izine gelirdi.
Bize hem babalık yaptı hem de analık etti.
Müslümanca yaşamayı bize anlattı, İslam’ın hükümlerini çok bilmese de ahlaklı olmayı haramlarda uzak namaz kılmayı tavsiye ederdi.
Canım anam, bir yere girdiğimizde okulda sağ salim döndüğümüze en çok da sen sevinirdin, çünkü hesapta olmayan şeylere ayıracak zamanın olmadığı için bu seni mutlu ediyordu.
Anamızın iş yoğunluğu nedeniyle bizleri kucağına alıp saçımızı okşadığını ve sevdiğini hiç görmedik.
Büyüklerin yanında Kucağına alıp bizleri okşayıp sevemezdi.
Sevgi eksikliğini yıllar sonra anama sordum; ‘’neden bunu yaptın’’ diye?
Üzülerek şunu söyledi:
‘’Ah oğlum Ah!
Bizler büyüklerin önünde çocuk sevemezdik, hoş karşılanmazdı.
İş güç bizlerin üzerinde çoktu.
Şimdiki aklım olsa bunu yapmazdım’’ deyince duygulu anlar yaşadık.
Kültür anlayışı gereği anacığıma hak verdim.
Şimdi bizler bunu yapmıyoruz.
Bu yüzden Ana'lar türkülere, Şiirlere konu olmuş, "Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar" demişler.!
Unutma Ey Evlat; Bir anne çocuğunu dokuz ay karnında, Beş yıl kucağında, Ömür boyu kalbinde taşır.
İşte bunun için peygamber "Annenin duası kaza beladan, Babanın öğüdü cehennem azabından korur “demiştir.
İşte bunun için Peygamber(sav) "Cennet anaların ayağı altındadır" demiş ve onları Allah en büyük izzetle şereflendirmiş.!
Canım anam, onca işin arasında bir vakit namazını dahi kılmadığına şahit olmadım, Allah ibadetlerini kabul ve merhametiyle muamele etsin.
Cennetinde rahat uyu canım anacığım.
Bu vesileyle aramızdan ebediyete irtihal(intikal) eden tüm fedakâr annelerimize rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.
Ayrıca, yaşayan Analarımıza uzun ve sağlıklı ömürler dilerim, onların kıymetini yaşarken biliniz lütfen.