ATATÜRK VE KURTULUŞUN BAŞLANGICI 19 MAYIS (4)

19 Mayıs 2024 tarihi Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 105’nci yıldönümü Yeniçağ Gazetesi’nin Atatürk’ün “Bu millet esir yaşamaktansa, mahvolsun daha iyidir. Öyleyse ya istiklal ya ölüm” özdeğişi ile başlayan yazı dizisini siz değerli okuyucularımla baylaşmak istiyorum.
  Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türk Kurtuluş Savaşının ilk adımı ve  Cumhuriyete giden yolun başlangıcı olarak kabul ettiğimiz 19 Mayıs 1919’un 105’nci yıldönümü.
SAMSUN’DA ANADOLU TOPRAKLARINA ÇIKIŞ
  1919 senesi Mayıs’ın 19’uncu Samsun’a çıktım. Bu tarihi sözler, Mustafa Kemal Paşa’nın hayat hikayesinde sadece bir dönüm noktasının dile getirilmesi değil, aynı zamanda bir askeri liderin bir ulusal öndere dönüşümünün başlangıcı simgeler. Gerçekten M. Kemal Paşa, Samsun’a ulaşmadan önce, İstanbul’da geçen üzüntü ve hayal kırıklığı dolu 6 aylık (13 Kasım 1918-16 Mayıs 1919) bir çözüm arayış dönemini arkada bırakarak o gün, Anadolu toprakları ile kucaklaşır. Bütün varlığını kaplamış olan derin bir sevgi ile bağlı bulunduğu bu topraklar, nicedir aklını ve ruhunu dolduran bir özlemin gerçekleşmesi, daha açık bir değişle, “vatan nasıl kurtulabilir “ sorusuna düğümlenen bir ölüm kalım görevinin başlaması için, O’nun gözünde tek umut kaynağıdır.
  Bir inanç ve hareket adamı olan Mustafa Kemal Paşa’ya göre “Esas, Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır…” O’nun bu inancı hiç kuşkusuz, kişisel karakterinden kaynaklanır. Şu sözlerindeki derin anlama bakınız: “… Hürriyet ve bağımsızlık benim karekterimdir. Ben, yaşayabilmek için, mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım…”
 Fakat; ne yazık ki, 1919 yılında Türk milletinin içinde bulunduğu şartlar çok kritiktir. O sıradaki genel durumu, Mustafa Kemal Paşa, kendine özgü kesin cümlelerle şöyle açıklar: “…Osmanlı devletinin dahil bulunduğu grup, Büyük Harpte (1. Dünya Savaşı) mağlup olmuş… Hükümet aciz, haysiyetsiz, korkak … Uzun savaş yılları sırasında, millet yorgun ve fakir bir halde… halk, karanlık ve belirsizlik içinde … Osmanlı Ordusu, her tarafta zedelenmiş… elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta…her tarafta yabancı subay, memur ve özel ajanları faaliyette… Hıristiyan unsurlar, özel emel ve maksatlarının elde edilmesine, devletin bir an evvel çökmesine çalışıyorlar…” (Devam Edecek)