ATATÜRK VE KURTULUŞUN BAŞLANGICI 19 MAYIS (16)

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın 105. Yıldönümünü ilimiz stadında coşku ile kutladık.

35 yıl öğretmenlik yapmış emekli bir bayan öğretmen, program bitiminde Vali ve Milli Eğitim Müdürü’ne böyle çoşkulu bir bayram kutlaması düzenlemelerinden dolayı teşekkür ettiğini ve bunun her milli bayramlarda aynen bu şekilde coşku ile kutlanmasını söylediğini ifade etmiştir.
    Bu anlamlı girişten sonra, 19 Mayıs 2024 tarihi Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 105’nci yıldönümü Yeniçağ Gazetesi’nin Atatürk’ün “Bu millet esir yaşamaktansa, mahvolsun daha iyidir. Öyleyse ya istiklal ya ölüm” özdeyişi ile Nisan ayının son haftasında yazmaya başladığım yazı dizimize devam edelim. Bu ve buna benzer tarihi olayları yazmamın amacı, gerçekten yaşanmış bu değerlerin unutulmaması ve tekrar hatırlanmasıdır.
  Önceki yazımızda Mustafa Kemal Paşa’nın Havza’da bulunduğu zamanda İstanbul Hükümeti tarafından geri çağrılması ile ilgili telgrafa cevap olarak, 15. Haziran’da Harbiye Nezaretinden birbirini izleyen iki telgraf alır. İlk telgrafta, “ faaliyeti kendilerince müsellem zat-ı alilerinin o böledeki memuriyetlerini iyiye almayan İngiliz’ler, İstanbul’a getirilmeniz için istekte bulundular: Memleketin geçirmekte olduğu durumun, Nezareti bu İngiliz isteğini icraya mecbur  eylediğin arz ederim” denilmekte; ikinci telgrafta ise, “İstanbul’a davetiniz, Hükümet-i seniye kararı neticesidir.” Şeklinde bir açıklama yapılmaktadır.
  Bu sırada; İngiliz Yüksek Komiseri  Amiral Calthorpe, Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a geri çağrılmasını Hariciye (Dışisleri) Harbiye Nezaretlerine gönderdiği mesajlarda, tekrar ısrarla ister ve bu konuda İngiltere Dışişleri bakanı Lord Curzon’a 23 Haziran’da gönderdiği telgrafta şu  bilgiyi verir (özetle): Çanakkale  Savaşı sırasında  dikkate değer bir ün kazanmış olan Mustafa Kemal Paşa, bir ay kadar önce Sadrazam (Başbakan) tarafından hiç kuşkusuz, tam bir iyi niyetle, Samsun’a Askeri Genel Müfettiş (Ordu Müfettişi) olarak atanmıştır. Fakat Samsun’a varışından beri, ulasal duyguların ve yabancılara karşı olan hislerin merkezi haline gelmiş gibi görünüyor. Kendisinin geri çağrılması istenmiş; ancak bugüne kadar bir sonuç alınamamıştır… Bununla beraber Hariciye Nezareti Paşa’nın İstanbul’a dönmesi için emir verdiği ve bu emirlerin tekrarlanacağı hususunda beni temin etmiştir…”
  Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele çabalarının gelişmesine paralel olarak, izlediği ve gözlediği durum hakkında devamlı değerlendirmeler yapmaktadır. “… Anadolu’ya dahil olalı bir ay olmuştu. Bu müddet zarfında, bütün ordu birlikleri ile temas ve irtibat temin edilmiş ve millet, mümkün olduğu kadar aydınlatılarak uyanıklık ve olgunluk kazandırılmış; milli teşkilat fikri yaygınlaşmaya başlamıştı. Genel durumu, artık bir kumandan olarak sevk ve idareye devam imkânı kalmamıştı.
  Vuku bulan bu nedenle geri çağrılma emrine itaatsizlik ederek bunu uygulamamakla beraber, milli teşkilat ve harekatın sevk ve teminine devam etmekte olduğuma göre, şahsen asi durumuna geçmiş olduğuma şüphe edilemezdi. Bundan başka ve özellikle, tatbikine karar verdiğim teşebbüs ve hareketlerin esaslı ve şiddetli olacağını tahmin de güç değildi.  Bu nedenle, teşebbüs ve hareketlerin bir an evvel şahsi olmak mahiyetinden çıkarılması ve bütün milletin birlik ve beraberliğini temin ve temsil edecek bir heyet olması elzemdi…”
  Mustafa Kemal Paşa, vardığı bu sonuca göre ilk olarak, Trakya’da 1. Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey’e 18 Haziran’da gönderdiği direktifte…” Anadolu ve Rumeli milli teşkilatını birleştirerek bir merkezden temsil ve idare eylemek…” gereğine işaret eder; kısa bir süre sonra da 21/22 Haziran gecesi, bu amacı gerçekleştirmeye temel teşkil eden belge esaslarını, yaveri Cevat Abbas Bey’e not ettirir. (Devam Edecek)