ATATÜRK VE KURTULUŞUN BAŞLANGICI 19 MAYIS (10)

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın 105. Yıldönümünü ilimiz stadında çoşku ile kutladık. 35 yıl öğretmenlik yapmış emekli bir bayan öğretmen, pragram bitiminde Vali ve Milli Eğitim Müdürü’ne böyle çoşkulu bir bayram kutlaması düzenlemelerinden  dolayı teşekkür ettiğini ve bunun her milli bayramlarda aynen bu şekilde çoşku ile kutlanmasını söylediğini ifade etmiştir.
    Bu  anlamlı  girişten sonra, 19 Mayıs 2024 tarihi Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 105’nci yıldönümü Yeniçağ Gazetesi’nin Atatürk’ün “Bu millet esir yaşamaktansa, mahvolsun daha iyidir. Öyleyse ya istiklal ya ölüm” özdeğişi ile Nisan ayının son haftasında yazmaya başladığım yazı dizimize devam edelim. Bu  ve buna benzer tarihi olayları yazmamın  amacı, gerçekten yaşanmış bu değerlerin unutulmaması ve tekrar hatırlanmasıdır.
   Mustafa Kemal Paşa, Samsun’da uzun bir süre kalmak niyetinde değildir. 24 Mayıs’ta , Samsun’dan gönderdiği son telgrafda, Harbiye Nezaretine,  “Bazı şikayetlerin ortaya atıldığı bölgelerde incelemelerde bulunmak ve gerekli tedbirleri almak ğüzere, karargahını 25 Mayıs’ta geçici olarak Havza’ya nakledeceğini” bildirir. Fakat bundan sonra yurdun sadece iç kesimlerine yönelecek ve Samsun’a dönmeyecek
   Mustafa Kemal Paşa, karargahı birlikte, 25 Mayıs günü, eski bir otomobil ve birkaç yaylı araba ile Samsun’dan hareket eder. Yolu üzerinde Kavak Nahiyesinde birkaç saat dinlenir, halkla ilk temaslarda bulunur . Yolda, dumanlı dağların ve serin akar suların süslediği zengin bir tabiat parçası üzerinde, kafilece hep bir ağızdan söylenen “Dağ başını duman almış…” marşının gönül okşayan melodisini doya doya içine sindirerek, Havza’ya varır. Havza, kepiç ve ağaç evleri, dik bayırları  ile sevimli bir kasabadır; çelikli suların kaynadığı kaplıcaları ile ünlüdür. Mustafa Kemal Paşa, burada, biraz  da olsa, dinlenmek imkanı bulacaktır. Ama, çalışmak her zaman olduğu gibi, ön planda gelir. Hemen halkın içine karışır, memleketin durumu ve milletçe yapılması gereken mücadeleyi anlatır. Kendisini ziyarete gelen esnafa “ hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, memleketi kurtaracağız” der
  Güven yaratıcı ve inandırıcı konuşma tarzı ve ruhu okşayan sözleri halkı etkiler. Bütün yurdu kapsayacak şekilde, milli mücadeleye aykırı hareketlerin karşısına dikilir, sivil ve askeri otoriteleri uyarır,  başvuracakları önlemler üzerinde direktifler verir. Kısacası, bütün yurda yönelik çalışmalarını ihtirasla sürdürür. Sanki vaktiyle söylediği şu sözleri kanıtlamak ister gibidir:”… Benim de ihtiraslarım var. Ama benim ihtiraslarım, yüksek mevkiler veya büyük paralar sağlamak gibi  adi emeller değildir. Ben, bu ihtirasların gerçekleşmesini vatanıma büyük faydaları dokunacak, bana da liyakatla ifa edilmiş bir vazifenin canlı iç rahatlığını verecek büyük bir fikrin başarısında arıyorum. Bütün hayatımın prensibi bu olmuştur. Bu büyük fikre, çok genç yaşımda sahip oldum ve son nefesime kadar muhafaza etmekten geri kalmayacağım. “Mustafa Kemal Paşa’nın burada sözünü ettiği “büyük fikir”, yıllar sonra dile getirdiği şu inancında tam bir açıklık kazanır: “Bu Anadolu Zaferi, tarih arasında, bir millet tarafından tamamen benimsenen bir fikir ne kadar güçlü ve ne kadar sağlam bir kuvvet olduğunun en güzel  bir misali olarak kalacaktır.”  (Devam Edecek)