Ağaoğlu'nun bahsettiği Alemdar gazetesi Millî Mücadele'ye karşıydı ve İngilizlerle iş birliği içindeydi.

10 NİSAN 2024 Tarihi  1915 yılında Osmanlı Devleti tarafından zorla göçe (tehcir) tutulan  Ermenileri yolda sözde soykırım uyguladığı öne sürülen  Boğazlıyan Kaymakamı Milli Şehit Kemal Beyin  idam edilişinin  105. Yıl dönümü, Kemal bey’i sırf Ermeniler ve itilaf devletleri istedi diye, Padişah Vahdettin’e zorla imzalattırılan idam fermanı ile  Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey 10. Nisan 1919’da  idam edildi. 1919 yılında İstanbul İngilizler tarafından işgal edilmiş, ne kadar vatansever varsa (İttihatçılar) tutuklanıp şimdiki İstanbul Üniversitesi yerleşkesinde bulunan Bekirağa Bölüğüne hapsedilirler. Tutuklananların içinde Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, Urfa Mutasarafı  Mehmet Nusret Bey, Diyarbakır  Valisi Mehmet Reşit Bey vardır. Bu üç vatanseverler hakkında idam hükmü verilir. Bunlar dışında olan tutuklananlar Daha sonra Malta’ya sürgün edilirler. Kemal Beyin Mahkeme edilişi de çok trajetiktir.   Kemal beyi   yargılacak ilk  mahkeme heyeti başkan Hayrettin bey ve üyeleri  bu milli kahramanı duruşmaya getirdiklerinde Kemal Beyi yargılamaktan  hicap  duyarak topluca  duruşmadan çekiliyorlar. Bunun üzerine Sadrazam Damat Ferit Paşa ve Şeyhülislam Mustafa Sabri efendi ikilisi  çoğunluğu Ermeni üyelerden oluşan ve başkanlığına da  Nemrut Mustafa  diye  birini buluyorlar Nemrut mustafa  kemal Beyi,  ilk duruşmada yargılayıp idama mahküm ediliyor ve 10 Nisan 1919  Beyazıt meydanında idam  ediliyor. Kemal Bey asılmadan ,  Beyazıt meydanında toplanan halka hitaben “"Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki ben masumum, son sözüm bu gün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun adalet!.."
Meydana yığılan on binler hep bir ağızdan bağırır:
"Kahrolsun böyle adalet!.."   Kemal Bey sözüne devam eder:
"Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk milletine çocuklarımı emânet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacaktır. Vatan uğrunda cephede ölen bir insan gibi şehit gidiyorum. Allah vatan ve milletimize zeval vermesin,.. Amin!.,"
Halk hıçkıra hıçkıra ağlamaktadır.
Meydanı gören eski rektörlük binasının  penceresinden devrin Adliye Müsteşarı Said Molla'nın cellatları  paylayan bağırtısı duyulmaktadır:
"Söyletmeyin bu alçak herifi!... Hemen asın bu k..."
Az sonra 35 yaşındaki gencecik büyük vatansever darağacında sallanıyordu.
 Kemal bey  Bekirağa koğuşunda  yatarken hergün ona  yemek götüren babası Arif bey, oğlunun  idamından haberi yoktur.  Yine öğle yemeğini almış  oğluna götürmek için Beyazıt meydanından geçerken  bir kalabalık görüyor. Kalabalığı yararak   ilerliyor. Bir de ne görsün idam sehbasında sallanan kendi oğlu Kemal. Hemen oğluna sarılıyor “oğlumu bana verin” diyerek   hıçkıra hıçkıra ağlıyor.  Orada toplanmış bulunan vatandaşlar  babayı zorla teskin  ederler. Milli kahraman Kemal  beyin naşının üzerine Türk Bayrağı  örterler. Cenaze  başında toplanan  başta tıpbiyeli öğrenciler olmak üzere tüm üniversite  gençliği  ve  vatandaşlar Tekbir getirek ve İstanbul Hükümetini protesto ederekbu Milli Kahraman Kemal Bey’i  Kadıköy mezarlığına defnederler. 10 Nisan 1919  İdam edilen   kemal beye  Atatürk’ün teklifi üzerine 14  Ekim 1922 tarihinde TBMM tarafından  Milli Şehit   unvanı veriliyor.  Kemal Beyin idamının  yıl  dönümünde Yeni Çağ Gazetesi yazarı Aslan Tekin’in  kaleme aldığı  yazıyı  aşağıya alıyorum. Bunu okuduğunuzda  Milli Kahraman Kamal Bey’i daha iyi anlayacaksınız.
Kemal Bey'i astıranlar!
10 Nisan... Kemal Bey'in, sırf Ermeniciler istedi, sırf İstanbul'a çıkartma yapan İtilâf Devletleri istedi diye, Padişah'ın emriyle Ermeni tehcirinden mesul tutularak asıldığı gün. Yıl 1919. Bu dönem çok karmaşık. İttihatçılar yenildi ve ekâbir yurt dışına kaçtı. Türkiye'dekiler ise tutuklanıp Şimdiki İstanbul Üniversitesi avlusundaki Bekirağa Bölüğü'de hapsedildiler. İçlerinde Boğazlıyan Mutasarrıfı Kemal Bey de var. Mahpuslar daha sonra Malta'ya esir kampına götürülecekler. Ama Kemal Bey hariç. Onu darağacına götürdüler.
İki hatıradan o meş'um günü vereceğim. İkisi de Kemal Bey'in idamına şahitler. Birincisi Ahmet Ağaoğlu'nun... 12 Nisan 1919 tarihli günlüğünde anlatıyor:
"Koğuşumuza Boğazlıyan Mutasarrıfı Kemal Bey'i getirdiler. Terbiyeli, na¬zik ve münevver bir gençtir. Zavallı geceleri uyuyamıyor. İki hanımı, birçok çocukları vardır. Halbuki hapishanede bile geçinmek için vasıtası yoktur. Bi¬çare bedbaht genç, sabahlara kadar düşünüp durmaktadır. (...) Bugün saat yedi buçuğa doğru bizi derinden sarsan bir hâdise oldu; bir¬denbire zavallı Kemal Bey'i muhafızlığa aldılar ve orada idam hükmünün padişah tarafından tasdik olunduğunu kendisine tebliğ ettiler ve derhal müt¬hiş ameliye icra olundu. Ameliye Beyazıt Meydanı'nda icra edildi; hemen bizim gözümüz önünde oldu. Pencerelerden bakıyorduk, darağacının uçlarını görüyorduk. Herkes ağlıyor, hapishane memurları, zabitler ve biz ağlıyoruz. Neferler küfürler sa¬vuruyorlar; padişaha, hükümete lanet ediyorlar. Ben de derinden sarsıldım; gözümün önünde zekâsı, terbiyesi, aklı ve metaneti ile herkesin dikkat ve alâkasını celbetmiş olan bir Türk gencinin birdenbire yarım saat içinde imha edilmesi, bana idam cezasına karşı beyanı güç olan bir nefret ve haşyet hissi verdi! (...) Müslümanlar böyle bir hükmün verileceğine intizar etmediklerinden [beklemediklerinden] ceza mahalline gelmemişlerdi. Ermeniler anlaşılıyor ki dünden haber almışlar ve kısas meydanına bir cemi gafir [alelade kalabalık] halinde toplanmışlardı. Kemal Bey'i ip üzerinde müstehziyane alkışladılar. Seyrek Müslüman seyircilerden birisi 'Kemal Bey metanet!' diye bağırdı; ve hakikaten bedbaht genç emsali ender metanet göstermiş, Müslümanlara hitaben: 'Yazıklar olsun' diye bağırmıştır ve masum olduğunu yeminlerle teyit etmiştir. (...) Ailesi için hiçbir şey bırakmayan bu bedbaht gencin çocukları için mahpuslar arasında bir liste açıldı ve 1300 lira toplandı! (...) Alemdar gazetesi bugünkü nüshasında Kemal Bey'in idamından bahse¬derken diyor ki: 'İttihatçıların evlâdı yetim, kadınları dul kalmalı ve hanümanları [ev barkları] sönmelidir.' Aynı nüshada Ermeni patriği Zevan Efendi'nin bir beyanatı dercedilmiştir. Bu beyanatta Zevan Efendi diyor ki: 'Anadolu İttihatçılar ile dolu kalır¬ken Ermeniler müsterih olamazlar. Ermeniler Venizelos'la teşrik-i mesai et-mektedirler, âtilerinden [geleceklerinden] emindirler. Kafkasya Ermenilerinin 60 bin munta¬zam ve 20 bin milis kuvvetleri vardır ki bütün düşmanlarını kahretmek için kâfidir. Ermenistan'ın payitahtı Trabzon'dur!'" (Ahmet Ağaoğlu, Mütareke ve Sürgün Hatıraları, Doğu Kitapevi, 2. bs., İstanbul 2013, 62-63).
Ağaoğlu'nun bahsettiği Alemdar gazetesi Millî Mücadele'ye karşıydı ve İngilizlerle iş birliği içindeydi.
Meydanı gören eski rektörlük binasının  penceresinden devrin Adliye Müsteşarı Said Molla'nın cellatları  paylayan bağırtısı duyulmaktadır:   "Söyletmeyin bu alçak herifi!... Hemen asın bu k..."   Az sonra 35 yaşındaki gencecik büyük vatansever darağacında sallanıyordu.  Kemal bey  Bekirağa koğuşunda  yatarken hergün ona  yemek götüren babası Arif bey, oğlunun  idamından haberi yoktur.  Yine öğle yemeğini almış  oğluna götürmek için Beyazıt meydanından geçerken  bir kalabalık görüyor. Kalabalığı yararak   ilerliyor. Bir de ne görsün idam sehbasında sallanan kendi oğlu Kemal. Hemen oğluna sarılıyor “oğlumu bana verin” diyerek   hıçkıra hıçkıra ağlıyor.  Orada toplanmış bulunan vatandaşlar  babayı zorla teskin  ederler. Milli kahraman Kemal  beyin naşının üzerine Türk Bayrağı  örterler.Cenaze  başında toplanan  başta tıpbiyeli öğrenciler olmak üzere tüm üniversite  gençliği  ve  vatandaşlar Tekbir getirek ve İstanbul Hükümetini protesto ederekbu Milli Kahraman Kemal Bey’i  Kadıköy mezarlığına defnederler. 10 Nisan 1919  İdam edilen   kemal beye  Atatürk’ün teklifi üzerine 14  Ekim 1922 tarihinde TBMM tarafından  Milli Şehit  unvanı veriliyor.